Kırkbeşlik
Adını hatırlamıyorum, çok zaman oldu… Bir
Kanadalı yazarın makalesinde buna benzer “yaş” yazısı okumuştum. Onunki, otuz
yaş yazısıydı. Öfke kusuyordu ve hepsinde de haklıydı. İstatistik denen hain
sistemi kullanarak aşağıdakine benzer bir tablo çizmişti:
Eğer;
100 yıl ömrüm olacaksa yüzde 45’i,
90 yıl ömrüm olacaksa yüzde 50’si,
75 yıl ömrüm olacaksa yüzde 60’ı,
70 yıl ömrüm olacaksa yüzde 65’i,
65 yıl ömrüm olacaksa yüzde 70’i,
60 yıl ömrüm olacaksa yüzde 75’i,
50 yıl ömrüm olacaksa yüzde 90’ı,
45 yıl ömrüm olacaksa yüzde 100’ü.
* * *
Bu liste var ya; çok hain bir liste! Yaşı 45’e
gelmeyenler mutlaka kesip saklasın. 45 olduklarında bakar-bakar iç geçirirler.
Niye mi? “Birisi, yıllar önce bize söylemişti. Ama biz bunca süreyi nasıl çabuk
yaşadığımızı anlamadık” diye.
Mesela bugün 10 yaşında olan bir çocuk için
listenin anlamlı olduğu gün geldiğinde, 80 yaşında olabilirim. Olabilirim
diyorum, çünkü içinde bulunduğumuz şartlarda 80’i görmek büyük bir ŞANS. Evet,
bizler, bizden 10 ya da 20 yaş büyüklere göre çok şansız bir nesiliz. Niye mi
böyle diyorum, işte bazı örnekler:
Siyaseten:
Bizim nesil, kendilerinden öncekilerin
yaşayıp, anlattıklarını dinlerken boş-boş baktı. Çünkü anlatılanları hiç
göremedi. Bazı şeyleri hiç görememiş bir nesil olarak tarihteki yerini aldı.
Pardon, “alamadı”! Çünkü tarih sadece olayları yazar. Bir şey yapmazsan, oraya
yazılamazsın (ki!)...
12 Eylül Darbesi’nin çürüttüğü toplumsal
yapının içerisinde birçok toplumsal içgüdünün aktarılamadığı ve körleştirme
operasyonundan geçirilen en yaşlı nesil biziz. Çünkü o pislik ortaya çıktığında
sadece 10-11 yaşındaydık ve bu pisliğin dışında bir gerçek hayat görmemiştik!
Çevremiz, bir lağım faresi gibi pislikten beslenen siyasiler, bürokratlar ve
sürekli gülümseyerek sistemin çarklarını yağlayan kalabalıklar ile doluydu.
Bitmedi; “Kanatları kırpılmış bir kuş gibi”
diye tarif eden iyimser şairin aksine, içimize saman doldurulduğunu da gördük.
Ticareten:
12 Eylül tufanı, bir tür pislik boşalması
gibi tüm yurdun üzerine çöktüğünde bu gübre ortamından semiren bazı tombul
parazitler yolumuzu yeniden çizmeye başladı. O günün kılavuzları, kemirgenlik
konusunda sistemler geliştirecek kadar pişkinleşmiş, “Sömürünün”, “Yağmanın”,
“Talanın” kitaplarını yazmış olan Batılı ağaların paçalarına yapıştılar.
Ülkemizin, serbest piyasa sosuna bulanmış
zokayı afiyetle yutmasına 'icraat' diye anlatıp üstüne de alkış toplamayı
bildiler.
Tehtid ediyorum:
Önümüzdeki yıl, yazmaya elim erirse yine bir
“yaş” yazısı yazacağım ama:
Evet, bir dahaki yıl, “KIRKALTILIK” yazma
hakkım olacak! Belki o zamana kadar birileri KRALIN ÇIPLAK olduğunu görür...
Bunu, açık bir tehdit olarak da
alabilirsiniz!
Ama TV başında oturup, bir elinizde çayınızı,
öbür elinizde malum şeyinizi (kumandayı) avuçlamış halde, salak-saçma
programları seyretmek dururken bu tür meseleler ile kim ilgilenir ki?
Di mi ama?!
Hep
sevgi ile kalın…
Benzer Haberler
- Halk Ekmek Fabrikası, Çerkezköy Halkının Umudu Oldu!
- Depremzedelerin Ziyareti, Yeni Eleştirileri Beraberinde Getirdi!
- ‘Depremzede Tebligatı’na, Yazılı Açıklama Geldi!
- “Eski Milletvekili” Sıfatını Kullanarak, Bu Projeyi Yapmak İstiyor!
- Yeni Bir Döneme Giderken, Engelliler Yine Yok Sayılmasın!
- Deprem Sonrası Konut Satışları Azaldı, Arsa Satışları Patladı
- Çorlu’da, Yağmur Altında 1 Mayıs Coşkusu!
- 01 Mayıs Kutlamaları, Atatürk Meydanı’nda Yapılacak!
- Bakanlığın Onayladığı PAKOP İçin Askı Süreci Başladı!
- “Şentop’un Talimatıyla Tayin” İddialarına Açıklama Geldi!