Tekirdağ'ın Derebey Kalıntıları
Büyük bir köy olarak gördükleri Tekirdağ’ı ve
en önemlisi de içinde yaşayan insanları bir şekilde maraba olarak görme
alışkanlığından vazgeçemeyişleri, maalesef bu kenti ve bölgesini geri
bırakıyor. Urfa modeli bu ağalık düzeni garip gelecek sizlere, ama kökeni
Urfa’ya kadar uzanan akraba ilişkileri ve kök bağları var.
Ağalık düzeni, doğudan sürgün bu zengin
hayatların Trakya’da yeniden dirilttikleri bir yaşama biçimidir. Tekirdağ’ın en
meşhur aileleri var, bu derebey kalıntısı ağalar arasında. Siz onları Trakyalı
hatta Tekirdağlı zannedersiniz. (Kendilerini öyle yutturmuşlar.) Siyasetin
içine de çöreklenerek, devletin yatırım akışını, bölgede yıllar yıllardır
denetlemiş ve kontrol etmişler. Trakya’nın bu sürgün ağalık kalıntısı aileleri,
zamanla yeni feodalitenin kalıntısı olarak bu kentin finansal akışını elinde
tutarak, gelişmenin önüne set kurmuş, hatta bölgenin geri kalmasının da birinci
sorumlusu olmuşlardır. Geniş arazi sahibi olan bu aileler, siyasi gücü de
kontrol ettiklerinden bugün bu kentin sosyo-ekonomik geri kalmışlığının da sorumlusudurlar.
Tarihte Osmanlı’da ilk mülk edinimi, 1877’de
Osmanlı Rus harbi ile başlar. Tapu kayıtlarının ilk başladığı yıllardır ve
devlet arazisinden şahsi mülke geçiş dönemidir. Devasa arazilerin tek kişinin
mülkiyetine verilerek oluşturulan yeni derebeyler, milyonları köleleştirmiş ve
imparatorlukların da bir nevi sonunu getirmiş. Oysa küçük aile işletmeleri
tarımda çok önemlidir ve Doğu Roma’yı Batı Roma’dan daha fazla ayakta tutan da
bu sistemdir. Bu mono kültürü yücelten anlayış, Osmanlı ağalık düzenini yok
etmek adına verdiği mücadeleyi kaybetmiş, Cumhuriyet dönemi de belli noktaya
taşıyamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin de 1934-1936 yıllarında Trakya’da ve
Türkiye’de hükümet binaları yanmış, bu yangınlarda en önemli zararları da tapu
daireleri görmüştür, neden? (Dikkat edin, o tarihler de gayrimüslimlerin tapu
kayıtları yok edilmiştir.) Gene 1971’in 12 Mart’ından sonra toprak reformu
kanunları çerçevesinde gerçekleşecek olan toprak reformunda, 67 ilden Doğu’dan
Urfa, Batı’dan da Tekirdağ pilot vilayet olarak seçildi! Batı’yı ve Doğu’yu
temsil eden iki uç örnekte de sonuç başarısız oldu. Başarılsaydı neler olurdu diye
üzerine kafa yormaksa, bilim insanlarına kalsın.
Cumhuriyet dönemi ile birlikte hâkim
siyasetin de içinde aktif rol alan bu derebey kalıntısı ağaların, ön gördükleri
kadarı ile yetinen kentler ve yakın bölgesi; maalesef günümüze gelindiğinde
tartışmasız geri kalmışlığın pençesindedir. Ağalar siyaset sahnesinde boy
göstermeye başladıkları an itibari ile maalesef bölgelerinin gelişmesine katkı
koymak yerine, bölgelerindeki hâkimiyetlerinin devamı adına bölgelerinin geri
kalmasında rol almışlardır. Bu modern çağın derebeyleri olan ağalar, siyaseti
tam bir araç olarak kullanırlar. Belediye Başkanları’nı seçtirirler, kimin
hangi göreve geleceğini belirlerler. Belediye Başkanları’nın arkasında
görünmeyen yöneticilerdirler onlar. Ağalık ve derebeylik kültürü gereği bunu
sonraki kuşaklara aktarırlar. Kentli siyasette ve toplumsal sorumluluk üstlenme
de bu ağalara “Ben maraba değilim!” diyemediğinden, bir süre sonra bu ve
benzeri kişileri siyasi ve ekonomik nimet olarak görme eğilimini benimser. Sonraki
kuşaklara da, bu anlayış miras bırakılır. Kitleler halinde “Benim ihtiyaçlarımı
gider!” diye bu adamlara giderler.
Bu kimin işine gelir?
Elbette ki bu derebey eskisi yoz ağabeylik
anlayışını, toplum kültürünün bir parçasıymış gibi işine geldiği gibi
kullananların işine gelir. Derebeyliğinin hüküm sürdüğü bölgedeki gücünü,
siyasetin içinde de kullanarak eline yüzüne bulaştıran maskaraları ise burada
hiç yazmıyorum. Onları zaten tarih hatırlamıyor bile.
Toplumu ayakta tutan kültürdür. (Görevi
memuriyet olsa da belediyeyi derebeyi gibi yönetmeye kalkanlara da zaman içinde
rastlamadık mı?) Küçük esnaf çocukları okula gidip sınıf değiştirince, idari model
olarak seçtiği şeyde haliyle genlerine işleyen derebeylik anlayışı oluyor. Şükür
ki, bu derebey kalıntılarını tanıyor, biliyoruz. (Hem de yedi cedlerine kadar.)
Camii yaptırarak, bir iki yoksul giydirerek
ruhlarını rahatlatma çabalarının bu kişilerin işledikleri günahlarını örter mi
bilinmez. Ama bu Tekirdağ’ın 2014 Türkiye’sin de geldiği durumu değiştirmiyor.
Türkiye’de şehirli nüfusu yüzde 80’lere çıkarken, Tekirdağ’da gelişme adı
altında köyden kente kontrolsüz göçün faturası olan gıda ve kira giderleri
yükseldikçe, yeniçağın çakma derebeylerinin kanı bitleniyor. Yeni iş sahaları
açarak, istihdam yaratmakta kentin zenginlerine değil; dışarıdan gelen
yatırımcıya kalıyor. Kentin zenginleri konut yatırımlarıyla devlete veya konut
olarak kiraladıkları mülklerle, ağabeyliklerine devam ederler. Evet, araştırıldığında
görülecektir ki devlete kiralanan binalar da, hep bu kişilerin binalarıdır. Kolaylaştırılmış
bir hayat yaşarlar, zorlaştırılmış hayat ise diğer maraba kesime kalır. Son
cümle olarak şunu diyebilirim ki; ağalar, kendi zenginliklerini kamuya ihale
edip, buradan gelecek gelirleri kendine maletmeyi severler. Gelişmenin önüne
geçebilmek adına kiralık kalemler ve çığırtkan tutar, gene ezberlerinde ne
yazık ki ısrar ettirirler.
Bu yapıyı fark etmek gerek. Mülkiyet
ilişkilerinde, derebeylerin çıkar bağları vardır. Toplumun bu sahte putlarının
yıkılmasında söz sahibi olmayan kitlelere de toplum denmesi mümkün müdür? Toplum,
bu derebey eskisi ağaların güç zehirlenmelerini kaşıyıp durmaktan
vazgeçtiğinde, güç-erk akışı toplumsal aydınlanmalarla aşıldığında… Biz çağdaş
ve modern Tekirdağ’ı istiyoruz dediğimizde… Bir şeyler değişebilir. Yoksa geri
kalan her konuşulan ve yazılan sadece tarihin tozlu rafları arasında kalır. Bir
değişim olacaksa, bugün yeniden olmalı.
Arzulanan değişim Tekirdağ’a çok iyi gelecek...
Benzer Haberler
- Halk Ekmek Fabrikası, Çerkezköy Halkının Umudu Oldu!
- Depremzedelerin Ziyareti, Yeni Eleştirileri Beraberinde Getirdi!
- ‘Depremzede Tebligatı’na, Yazılı Açıklama Geldi!
- “Eski Milletvekili” Sıfatını Kullanarak, Bu Projeyi Yapmak İstiyor!
- Yeni Bir Döneme Giderken, Engelliler Yine Yok Sayılmasın!
- Deprem Sonrası Konut Satışları Azaldı, Arsa Satışları Patladı
- Çorlu’da, Yağmur Altında 1 Mayıs Coşkusu!
- 01 Mayıs Kutlamaları, Atatürk Meydanı’nda Yapılacak!
- Bakanlığın Onayladığı PAKOP İçin Askı Süreci Başladı!
- “Şentop’un Talimatıyla Tayin” İddialarına Açıklama Geldi!