Milletvekili Aday Adayı Orta, 14 Şubat'a Damgasını Vurdu
reklam
16 Şubat 2015
Milletvekili Aday Adayı Orta, 14 Şubat'a Damgasını Vurdu

Milletvekili Aday Adayı Orta, 14 Şubat'a Damgasını Vurdu

CHP’den Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı olduğunu resmen açıklayan Prof. Dr. Halim Orta, basın mensuplarını ağırladı. Tekirdağ’da düzenlenen toplantıyı adeta bir basın ordusu takip ederken, Orta’nın yaptığı akıl dolu konuşma güne damgasını vurdu.

14 Şubat Cumartesi günü, Tekirdağ Yelken Kulüp’te düzenlenen toplantının açılış konuşmasına kendini tanıtarak başlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı ve Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta; “Ben; 1870 yılında, Bulgaristan’ın Haskova Eyaleti’nden bu topraklara göç etmiş ve Seymen Köyü’nde yerleşmiş, Balkan göçmeni bir ailenin 5’inci kuşak bireyiyim. 50 yıllık hayatımın yaklaşık 15 yılını, bu toprakların dışında eğitim için geçirdim. Allah, hayatımın 35 yıllık kısmını da bu bölgede yaşama fırsatı verdi bana. Bu mehalde Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesiyim. Aynı zamanda da Seymen Köyü’nde, atalarımızdan kalma büyük ölçekli işletmemde tarım ve hayvancılık ile uğraşıyorum. Bu süre içerisinde bu devlet ve millet bana hangi vazifeyi verdiyse, elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Şunun altını çizerek söylemek isterim ki bulunmuş olduğum bu görevlerde, kendi menfaatlerimi kesinlikle bu milletin ve bu memleketin menfaatlerinin önüne koymadan, bütün gücümü kullanarak yapmaya çalıştım. Hatalarım mutlaka olmuştur. Hata yapmayan insan, hiçbir şey denemiyor demektir. Hatayı tekrarlayan da hiçbir şey öğrenmiyor demektir. Onun için her insanın, hayatında değişik hataları birer kez yapma şansı olduğuna inanırım. İnsan olmanın, beşer olmanın doğasında da vardır aynı şey… Ama bile bile yanlış, hiç yapmadım. Hele hele memleketini ve milletini zora sokacak hiçbir harekette bulunmadığımı düşünüyorum” diye konuştu.

“Halkçılık ilkesinde, sınıf ve zümre yoktur!”

Konuşmasına devam eden Orta; “1980 yılından sonra bu bölgenin, özellikle bizim tehlikeli dörtgen diye adlandırdığımız Çerkezköy, Çorlu, Lüleburgaz ve Muratlı dörtgeninin temel sorunu toprak, su ve çevre kirliliği olmuştur. Zannediyorum, bunun aksini de düşünen yoktur. Ben de buradaki akademik eğitimimin tamamını, bu konularla ilgili olarak yaptığım çalışmalara adadım. İl Başkanlığı’mızdaki açıklamamda da söylediğim gibi, hiçbir aday adayı arkadaşımızdan daha düzgün, daha dürüst ve daha çalışkan olduğumu söylemeyi aklımdan bile geçirmem. Ama şunu çok net söylüyorum; eğer bu bölgenin temel sorunları bunlar ise bunu da burada en iyi ben biliyorum. Çünkü ben, bu işlerin tespiti ve teşhis alternatifi için bir ömür adadım arkadaşlar. Neden aday adayı olduğumuz konusundaki ikinci mesele ise; son 10 yıldır Türkiye’de yaşayan halkın değişik sebepler gösterilerek ötekileştirilmesi, bölünmesi ve kamplaştırılmasıdır. Halkımız, hoşgörüden hergün biraz daha uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bireyler, farklı kimliklerle tasnif edilmeye çalışılmıştır. Hâlbuki Atatürk’ün halkçılık ilkesinde, kesinlikle sınıf ve zümre kavramları yoktur. Sadece meslekler vardır. Yasalar ve devlet önünde herkes eşittir, aynı muameleyi görmek zorundadır. Milletin organize olmuş hali olan devlet, bu yükümlülüğü taşımaya mecburdur” dedi.

“Eğer bana yetki verirseniz…”

Orta; “Ülkemizin değişik yerlerinden iş ve aş kaygısıyla buralara gelerek yaşam kurmuş arkadaşlarımızın hepsinin tanıklık edeceği gibi bizler bu topraklarda, Balkan Kültürü ve Hoşgörü Kültürü ile bugüne kadar kavgasız gürültüsüz yaşamayı başardık. 80 Darbesi’nde, lise talebesiydim. İstanbul’a dershaneye gittiğimiz zamanlarda Çemberlitaş’ta, Beyazıt’ta, Aksaray’da kan gövdeyi götürürken, Çorlu Lisesi’nde biz birbirimize küfür etmezdik. Herkes birbirine saygı ve sevgi gösterir, kimse düşünceleri yüzünden birbirinden rahatsız olmazdı. Bunun adı nedir bilir misiniz; bunun adı Balkan Kültürü’dür, bunun adı Hoşgörü Kültürü’dür. Doğruları söylemek başka, uygulamak başkadır. Bu kültürü uygulayan insanlar olarak sizlerin sesini, Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında parlamentoya taşımak isterim arkadaşlar. Tabi eğer bana yetki verirseniz…” diye konuştu.

“Hasan Tahsin’in torunlarısınız”

Basın toplantısına bir kucak dolusu gazete, dergi ve haber küpürü ile gelen Orta; “Ben size ne kadar değer verdiğimi göstermek için birkaç dosya getirdim. Üst idari görevlere başladığım son 15 yıl içerisinde, bulunduğum yörenin yerel basını okumadan hiçbir sabah işe başlamadım. Ulu Önder Atatürk’ün söylediği gibi: “Basın, halkın müşterek sesidir.” Sizlere; o sesi bizlere taşıyan emekçiler, başka bir deyişle hep ifade ettiğim gibi Hasan Tahsin’in torunları olarak bakarız. Yaptığınız bu eleştirilerle hem halkın sesini bizlere iletir, hem de bizleri sistem körü olmaktan kurtarırsınız. Sistem körlüğü çok kötüdür. Hele bir yerlere geldiğiniz zaman etrafınızı bir tabaka sarar ve der ki: “Hocam sen bir adam asamazsın, bir de para basamazsın. Sendeki yetkiler kimsede yok. Yürü, kim tutar seni!” İşte bu noktaya geldiğiniz anda, felaketin veya uçurumun tam dibindesinizdir. Neden bu dosyayı buraya getirdim biliyor musunuz; hazırlıklı gelmek istedim. Benim size ne kadar değer verdiğimi, size bir kez daha göstermek istedim. Bu arşivin birkaç misli ve yine sanal âlemdeki haberlerin yedeklenmiş ve kütüklenmiş onlarca misli var arkadaşlar. Ben, hepinizi takip ediyorum. Belki de sizin beni takip ettiğinizden daha fazla takip ediyorum. Sizleri önemsiyor ve değer veriyorum. İnsanımın hepsini önemsiyorum, ama bu önemsemenin içerisinde bazı acılar da duyuyorum. Perşembe günki açıklamadan sonra bir arkadaşım manşet atmış “Atatürkçü değilim!” diye. Ne derse desin bu kadar ağır gelmezdi. Altına da metni koymuş. Ben, ‘Cumhuriyet Halk Partili olduğum için Atatürkçü değilim, Atatürkçü olduğum için Cumhuriyet Halk Partili’yim’ dedim. Bu çok öenmli bir mesajdı, bunu vermek istedim. Arkadaşım onu almış ordan, altını da doldurmuş. ‘Bu durum, belki de bu işin nüktedanlığı’ diyerek düşünmek zorundayız belki de…” dedi.

Orta zekâsı, Orta nezaketi

Yerel basını konuk etmek adına düzenlemiş oldukları organizasyonda hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadıklarını ifade eden Orta; “Bugün, buradaki hiçbir şey rastlantı değil! Çiçekleriniz önünüzde, çünkü bugün sevdiklerinizi bırakıp buraya geldiniz. Giderken onlara götürün diye koyduk. Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun. Tanıtım dosyayımızın kapağına koyduğumuz kalem bize uymuş mu bilmem? Geri dönüşümlü ve çevreci bir kalem, bununla da birlikte basının kalemi susmasın. Basını kimse susturmasın! Arkadaşlarımızın sizlere biraz sonra dağıtmaya başlayacakları ufak bir de hediyemiz var; taşınabilir enerji kaynağı. 4 ay boyunca işiniz zor, enerjiniz ve piliniz bitmesin! Önünde bir de fener var, karanlıkta da aydınlıkta da doğru yolu görelim!” diyerek yaptığı açıklamaya son verdi.

Basın mensuplarının sorularıyla devam eden toplantıda CHP Tekirdağ Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Halim Orta’nın verdiği akıl dolu cevaplar, bilgi birikimini ve mütevazı kişiliğini birkez daha gözler önüne serdi.

Editör : Tuğberk Erdem
2386 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu