677
reklam
03 Ağustos 2015
677

677

Yazımın başlığını merak edenler için hemen kısa bir açıklama yapayım.

İlgili başlık; 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Devrimleri’nden olan 677 Sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’dur.

Tarihe dikkat ederseniz bu kanun, 1926 Medeni Kanunu’ndan bile önce kabul edilmiştir. Düşünün; bir kadın ve bir erkeğin haklarına istinaden düzenlenen kanundan önce, bazı şahısların ünvanları kaldırılmıştır.

İnsan ilişkilerini düzenleyen kanundan önce ünvanların kaldırılmış olması ise Mustafa Kemal Atatürk’ün ne denli ileri görüşlü olduğunun en açık göstergesidir.

Her insanın doğuştan eşit olduğunu kabul eden yasalar -ki şerri hukuk bile her insanın Allah katında eşit olduğunu kabul eder- yapacaksınız ve sonra bazı şahıslara kendi insan onurunuzdan daha üstün olarak gördüğünüz bazı ünvanları vereceksiniz.

İlginç...

Bu ünvan sahipleri de sonra ülkenin bekaası ve ilericiliğini kendi menfaatlerine kullanıp devlet içinde devlet olarak örgütlenmeye çalışacak bir mezhep olacak veya bir parti ile isminin zikredilmesine ve tabanında yer almaya sağlayacak şahsi rantını bir mezhep ile isimleştirmeye çalışacaklar.

Bu örgütlenme ile de siyasi partiler nemalanacak ve siyasi rant sağlamaya çalışacaklar.

Atatürk’ün ilgili kanununu Ortadoğu’da yer alan devletlere bakarak mezhepsel parçalanmanın nelere yol açabileceğini görmemek için kör, sağır ve kibirli olmak gerekli.

İnsanın doğuştan dinini ve mezhebini seçme hakkı olmadığını bilemeyecek kindar söylemlerle, ünvan sahibi olduğu şahsın başka bir ünvan sahibi kişiye dair söylemleri için kan dökmelerini görmemek ahmaklıktır.

İşte; 2 Temmuz günü Madımak’ta yakılan insanlarımız ile onların bu şekilde ölmelerini kendilerine hak sayan diğer insanların yaptığı davranışların sorumlularını bile bulamayacak bir adalet sistemi, 677 Sayılı Kanun’un gevşetilmesinin sonucu olarak, hala anma törenlerinde ve sanal medyada ve Cihangir Solcuları’nın söylemlerinde sadece bir gün olarak kalır.

2 Temmuz günü Madımak’ta yakılmaya çalışılan Aziz Nesin’i anlatan “Asılacak Adam Aziz Nesin” kitabında yazıldığı gibi; ““Sivas, Aziz Nesin’e mezar olacak!” diye bağırdıktan sonra, birden cenazenizi gömebilecekleri bir yer bulamayacaklarını farkettikleri için, sizi yakmaya kalkışmış olmayalar sakın?”

Bir insanın ölüm şeklini bile belirleyen bazı şahısların, dinsel ünvanlarını kullanarak nefret söylemlerini etrafa yaymaları…

Bitmeyen dinsel söylemlere bir mum da, bir partinin hem milletvekili hem de grup başkanvekili olan şahsın bir siyasi partiye dinsiz ve imansız söyleminde bulunarak hem kendi mezhebinde olmayanlara bakış açısıyla Hak adına karar vermeyi, hem de aşağılamayı kendinde hak görür! Aynı terbiyesizliği, kendi partisinin “Sosyal Demokrat” söyleminin arkasına sığınıp; kültürel, mezhepsel, bölgesel sömürü üzerine konuşan bazı kişiler, “Merdiven altında 20 Lira” söylemlerini, sanal iletişim araçlarında paylaşmayı terbiyesizlik olarak görmezler.

Bu siyasi terbiyesizlik yüzünden;

Suruç’ta DAEŞ’in bombası katliam olur,

PKK’nın şehit ettiği devletin askerinin ölümü ise

Siyasi yaklaşımlar ile sadece 45 saniyelik haber olur...
Editör : Tuğberk Erdem
2129 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu