Girişimsel radyoloji hakkında bilgiler veren Çorlu Özel Vatan Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Erhan Çelenk, bu yöntemle başta damar tıkanıklığı olmak üzere birçok hastalık için ameliyata gerek kalmadan tanı ve tedavi uyguladıklarını belirtti.
Tıp alanının tümünü ilgilendiren girişimsel radyolojinin
konforlu bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Girişimsel Radyoloji Uzmanı
Erhan Çelenk “Tıbbın hızla ilerleyen bir dalı olan girişimsel radyoloji, radyolojinin
tedavi edici bölümüdür. Girişimsel radyologlar, görüntüleme kılavuzluğunda
minimal invaziv yöntemlerle perkütan (ciltten girilerek) tedaviler yaparak
diğer klinik branşlara birçok konuda yardımcı olmaktadırlar. Temelleri 60’lı
yıllara dayanan girişimsel radyolojik tedavilerde işlemlerin çeşitliliği,
karmaşıklığı ve derinliği, son zamanlarda çok artmıştır. Bu şekilde çok geniş
bir spektrumdaki işlemlere özgü yöntem ve teknikler geliştikçe, daha kritik ve
dokunulamaz hastaların girişimsel tedavileri yapılabilir hale gelmiştir.” dedi.
Çelenk “Girişimsel radyolojideki işlemler; görüntüleme
kılavuzluğunda cerrahiye göre çok daha az invaziv yöntemler kullanarak,
tedaviyi yönlendirir. Genellikle bu işlemler hastalar için daha kolaydır. Çünkü
geniş kesiler yoktur, daha az ağrı, risk ve daha kısa iyileşme zamanı ile
işlemler tamamlanır. Girişimsel radyologlar önceden elde edilmiş görüntüler
üzerinde gerçekleştireceği işlemi planlar. Daha sonra kateterleri (birkaç
milimetre kalınlığındaki plastik tüpler) damarlardan veya perkütan olarak
(ciltten girilerek), görüntüleme kılavuzluğunda (Dijital Substraksiyon
Anjiografi, Floroskopi, Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi) yönlendirirler. Bu
işlemler lokal veya gereğinde genel anestezi altında gerçekleştirilir.” diye
konuştu.
Çelenk
“Girişimsel radyolojik işlemler, vasküler (damarla ilgili) ve nonvasküler
(damar dışı organlarla ilgili) olarak iki büyük gruba ayrılır. Vasküler
girişimler de nörovasküler girişimler (beyin damarları ile ilgili) ve periferik
vasküler girişimler (beyinin dışında kalan organların damarları ile ilgili)
olarak ikiye ayrılır. Vasküler (damarla ilgili) girişimsel radyolojik
işlemlerin en sık yapılanı tanısal klasik anjiografidir. Ancak asıl önemli olan
kısmı anjiyografik teknikleri kullanarak yapılan tedavi edici işlemlerdir.
Bunlar genel olarak daralmış veya tıkalı damarların açılmasını (balon
anjioplasti (PTA), stentleme, pıhtı eritme / çıkarma) veya hastalıklı
damarların kapatılmasını (Embolizasyon) içerir. Ancak bunların dışında da, yine
damar içinden yapılan, değişik tedavi edici işlemler uygulanmaktadır. Girişimsel
radyolojideki bir diğer işlem bacak varislerinin tedavisi ile ilgilidir.
Bacaklarda varise neden olan hastalıklı toplardamarlar, ultrason eşliğinde
görüntülenip lazer ile yakılarak tedavi edilebilmeye başlanmıştır. Bu sayede
hastalar ameliyat olmaktan kurtulmakta ve hastaneye yatmadan günübirlik
tedavilerle sorunlarından kurtulmaktadır. Girişimsel radyolojik işlemlerin
ikinci ana grubu ve nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) işlemlerdir.
Tanı koyma amaçlı yapılan nonvasküler girişimsel radyolojik işlemler, görüntüleme
yöntemleri eşliğinde gerçekleştirilen biyopsi uygulamalarıdır. Biyopsiler; tiroid,
prostat, karaciğer, pankreas, akciğer, böbrek gibi organlardan veya bunların
dışındaki tümöral oluşumlardan ultrason veya tomografi gibi görüntüleme
yöntemleri yardımıyla parça alınması işlemidir. Parçalar uzun bir iğnenin
istenen dokuya yerleştirilmesiyle alınır. Biyopsi alınması birçok hastalıkta
kesin tanıya ulaşılabilmesi amacıyla gerçekleştirilen ve bu nedenle de tedaviyi
yönlendirmede büyük öneme haiz işlemlerdir. Tedavi edici nonvasküler (damar
dışı organlarla ilgili) girişimsel radyolojik uygulamalar, değişik anatomik
bölgelere ve hastalıklara göre çok çeşitli olup; abse/kist tedavileri gibi sıvı
drenajlarını, böbrek veya safra kanallarına yönelik katater girişimlerini,
radyofrekans veya mikrodalga ablasyon gibi tümör yakma işlemlerini
içermektedir. Abse veya kist gibi hastalıklı sıvı toplanmaları görüntüleme
eşliğinde özel iğneler ile cilt geçilerek ve buralara kateter yerleştirerek
boşaltılıp tedavi edilebilirler. Bu yöntemle böbrek kistleri, kist hidatik gibi
bir zamanlar ancak cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilen hastalıklar,
kolaylıkla ortadan kaldırılabilir.” dedi.