Türkiye Ekonomisi, 2019’a Derin Bir Travmayla Giriyor!
reklam
04 Ocak 2019
Türkiye Ekonomisi, 2019’a Derin Bir Travmayla Giriyor!

Türkiye Ekonomisi, 2019’a Derin Bir Travmayla Giriyor!

Ekonomide 2018 gelişmelerini ve 2019 beklentilerini değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak “Kriz bitmedi ve Türkiye, 2019’a maalesef 2018’den devir aldığı derin bir travmayla giriyor.” dedi.

2018 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik durumun değerlendirmesini yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak “2018’in sonuna geldik. Yılsonları hem bir yılın muhasebesinin yapıldığı, hem de önümüzdeki yıllara ilişkin umutlarımızın tazelendiği dönemlerdir. Saray, 2018 yılında ekonomiye ilişkin kendi değerlendirmesini yapıyor. Tabi bu değerlendirmeler içinde; borca batırılan milletin evinin tapusunu, arabasının ruhsatını bankalara kaptırma korkusuyla yaşamaya başladığını; borca batırılan çiftçinin toprağını ekemez hale geldiğini; vatandaşın hayat pahalılığı altında inim inim inlediğini; dövizle borçlandırılan firmaların ardı ardına konkordato ilan ettiklerini; işsizlerin kendilerini yaktıklarını; çocuğuna pantolon alamayan babanın çaresizlikten canına kıydığını duymuyoruz. Saray Damadı Bakan, milletle adeta alay ederek ‘2018’de ekonominin, güçlü bir performans yakaladığını’ söylüyor. Hayatında yokluk, yoksulluk görmemiş, kayınpederinden torpilli Bakan’ın bu sözleri, Saray mensuplarının milletten nasıl koptuklarını açıkça ortaya koyuyor. Kayınpeder ise ‘teröre yardım ve yataklıktan’ tutukladığı, ‘Bu fakir bu görevde kaldıkça göndermem’ dediği papazı ABD Başkanı’nın emriyle Türkiye’den Oval Ofis’e 24 saat içinde gönderdiği tarihi milat almış. Bir yılda 12 ay olduğunu unutmuş, ekonomiyi bu tarihten itibaren ortaya çıkan gelişmelerle değerlendiriyor. Ama sıkıntı içinde olan milletimiz; bir yılda 12 ay olduğunu, 12 ayda 365 gün olduğunu gayet iyi biliyor. Bu 365 günde neler yaşadığını da gayet iyi biliyor. Tabii kilosu 4 bin TL’lik çayları içeceksiniz, efulilerle, badem unlarıyla besleneceksiniz, tabi bunu yapan Saray ahalisi için her gün güzeldir, her yıl güzeldir.” dedi.

2018, VATANDAŞ İÇİN ZOR GEÇTİ

Açıklamalarına devam eden Öztrak “2018; evine ekmek götürmekte zorlanan, harçlık veremeyeceği için çocuklarından kaçan, doğalgaz yakmamak için evinde kazak üstüne kazak giyerek oturmak zorunda kalan, iki günde bir sofrasına bir kap et yemeği koyamayan, üniversite mezunu olup iş bulamayan, evlenemeyen, hayal kuramayan, gelecek umudunu yitiren, iş kuyruklarında bekleyen yüz binlerce vatandaşımız için gerçekten çok zor bir yıl oldu. 2018’i değerlendirirken önce şunu belirtmemiz gerekiyor: Bir kere kriz bitmedi ve Türkiye 2019’a maalesef 2018’den devir aldığı derin bir travmayla giriyor. 2018 Türk Ekonomisi’nde risk ve belirsizliklerin arttığı ciddi bir yıl oldu. Türk Lirası’nın değeri dolar karşısında, avro karşısında tarihi düşüşler yaşadı. Faizler sıçradı, Türkiye’nin risk primi olağanüstü seviyelere çıktı. 2017 sonunda vatandaşımız elindeki bin lira ile 265 dolar alabiliyordu. Döviz büfesine gittiği zaman, 265 dolar alabiliyordu. Şimdi aynı bin TL ile sadece 188 dolar alabiliyor. Yani TL, dolar karşısında yüzde 29 değer yitirmiş. Hani diyor ya ‘Ekim ayından itibaren rahibi serbest bıraktıktan sonra, TL şöyle değerlendi, böyle değerlendi...’ Yılın tamamına bakınca TL yüzde 29 değer yitirmiş. Böyle baktığımızda TL bugün IMF’yle anlaşma yapmak zorunda kalan Arjantin’den sonra, kendi ligindeki ekonomiler arasında en fazla değer kaybeden para. Ekonomide işlerin iyi gitmediğinin bir diğer göstergesi de ülkelerin borçlarını ödememe riskine karşın yapılan sigorta primi, yani piyasadaki tabiriyle CDS dediğimiz primler. Bu yıl, bunlarda da olağanüstü artışlar yaşandı. 1 milyon dolarlık borç için sene başında Türkiye 16 bin 600 dolar sigorta primi ödüyordu. Şimdi bu 36 bin 500 dolara çıkmış arkadaşlar. Artış yüzde 120! Burada da aynı ligde olduğumuz ekonomiler arasında maalesef yine Arjantin’le beraber ilk ikideyiz.” diye konuştu.

YATIRIMLAR, İLK KEZ GERİLEDİ

Öztrak “2018’de, ekonomiye duyulan güven de çakıldı. Ekonomik Güven Endeksi, kriz yılı olan 2009 seviyelerine kadar gerilemiş vaziyette. Ticari kredi faizleri sene başında yüzde 18’di. Şimdi yüzde 56 artışla yüzde 28 seviyesine geldi. 2 yıllık devlet tahvili faizi ise sene başında yüzde 13’tü, şimdi ihalelere yapılan tüm müdahalelere rağmen yüzde 20 seviyelerinde. Merkez Bankası’nın politika faizi ise yüzde 8’den yüzde 24’e çıktı. Politika faizleri itibariyle bakıldığı zaman arkadaşlar dünyada politika faizi en yüksek 3’üncü ülkeyiz. Bizim önümüzde yine Arjantin var, bir de Surinam var. Ondan sonra 3’üncü Türkiye… Özetle, 2018 ekonomide risk ve belirsizliğin arttığı, hukukun tepelendiği, can ve mal güvenliği endişelerinin arttığı, güvenin kaybolduğu bir yıl oldu. Artan risk ve belirsizlik, yatırım iştahının kaybolması demektir. Yatırımcının ürkekleşmesi; üretimin durması, ekonominin küçülmesi demektir. Nitekim 2018’in 3’üncü 3 aylık döneminde 2009 krizinden bu yana ilk defa, yani 34 çeyrek sonra, yatırımlar ilk kez geriledi. Türkiye’de yapılan yatırımlar ilk kez geriledi. Aynı dönemde, mevsim ve takvim etkilerinden arındırdığımızda Türkiye yüzde 1,1 küçüldü. Ekonomi, durgunluğa ilk adımını attı. 2 çeyrek üst üste bu böyle devam ederse, biliyorsunuz resmen ekonominin resesyonda olduğu anlamına geliyor. Ama banka kredilerine, diğer öncü verilere baktığımız zaman herkes 4’üncü çeyrekte de ekonominin belki de bugünkünden, bu çeyrekte olandan çok daha hızlı daralmaya devam edeceğini öngörüyor. Dolayısıyla ekonomi, resesyona girmiş vaziyette.” dedi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ, BİZE YARAMIYOR

Açıklamalarına devam eden Öztrak “Ama bu sadece bu değil, ekonomik daralmaya ek olarak ortada yüksekte bir enflasyon var. 2018 Kasım ayında enflasyon, yüzde 20,8 oldu.  Geçtiğimiz yılsonunda bu rakam yüzde 11,9’du. Üretici fiyatları ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği dönemin de üstüne çıktı. Hani hep bir ‘nereden, nereye’ diye hikâyeler anlatılıyordu. İşte ‘nereden, nereye’ bu! Döndük dolaştık aynı yerin hem de biraz da üstüne geldik. Dünyada en yüksek enflasyona sahip 10 ülkeden biriyiz. Rakiplerimiz kim mi? Liberya, Sierra Leone, Angola ve tabi yine Arjantin. Vatandaşlarımızın çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığı gerçek enflasyon ise bu rakamlara yansıyanın çok üzerinde… Milli gelirimiz eriyor. 2018’de dolar cinsinden milli gelirimiz, tam 88 milyar dolar düştü. Bunu nereden mi alıyorum? Hani ‘hayali’ falan diyorlar ya, bunu kendi programları söylüyor. 763 milyar dolar olacakmış! 2008’de dolar cinsinden milli gelir 765 milyar dolardı. Bu rakam, aynı zamanda Türkiye’nin filmi 10 yıl geriye sardığını gösteriyor. Gerileme, özellikle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ‘Ben, farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım.’ açıklamasıyla başlayan ucube tek adam parti devleti sistemine geçiş sürecinin sonunda çok daha belirginleşiyor. 2014’te 935 milyar dolar olan milli gelir, 4 yılda 172 milyar dolar geriliyor. Yani bu Başkanlık Sistemi, bize yaramıyor.” diye konuştu.

ASGARİ ÜCRET, 381 DOLARA DÜŞTÜ

Öztrak “Daha düne kadar Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT)’ın haklarını vermeyenler, bugün bu sabah daha Cumhurbaşkanı Yardımcılarının ve Bakanlarının emeklilik haklarını bir kararnameyle çözüverdiler. Geçtiğimiz hafta açıklanan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın kendi meclis grubunda alkışlarla onaylattığı yeni asgari ücrete de bir bakalım… 2018 asgari ücretinin açıklandığı tarihte yani bu senenin asgari ücretinin açıklandığı tarihte bir asgari ücretli eline geçen parayla 422 dolar alıyordu. Yeni açıklanan 2 bin 20 TL’lik asgari ücretle, ancak 381 dolar alabiliyor. Niye dolarla hesap yapıyorsun diyeceksiniz? Bu kadar ekonomiyi dolarize ederseniz, hesapları da dolarla yapmak lazım. Şimdi bizim dediğimiz 2 bin 200 TL’ydi hatırlayın. 2 bin 200 TL’yi veremeyince hemen bir 0’la 2’yi yer değiştirmişler, 2 bin 20 lira verip algı yönetimi yapıyorlar sanki bizim söylediğimizi vermiş gibi. Ama bırakın reel artışı bu asgari ücret, yanlış politikaların asgari ücretlinin gelirinde yarattığı erozyonu telafi etmekten bile uzak.” dedi.

İŞSİZLİK MİLLETİN DERDİ, SARAYIN DEĞİL!

Yaptığı değerlendirmede, işsizlik rakamlarına da değinen Öztrak “Şimdi vatandaşa soralım; ekonomide canını en çok yakan nedir? Anketlere bakıyoruz, nereye bakarsak bakalım 1’incisi hayat pahalılığı, 2’ncisi de işsizlik. Vatandaşına iş imkânı sağlayamayan bir ekonomide kalkıp bu işleri kurlarla, faizlerle değerlendirmeye kalkarsanız, çok açık söyleyeyim ya faiz lobisinin mensubusunuzdur ya da onların yandaşısınızdır. Hayat pahalılığında, durumu biraz önce anlattım. Ancak işsizlikte de durumumuz oldukça kötü… Mevsim etkilerinden arındırarak baktığımızda işsiz vatandaşlarımızın sayısı, geçen yılın sonundan bu yana yarım milyon kişi artmış. Eylül sonunda ülkede, 3 milyon 676 bin kayıtlı işsiz var. Bunlara, ‘iş bulamadığım için artık iş aramıyorum’ diyenler dâhil değil. Bunu dâhil ettiğimiz zaman rakam 6 milyonlara ulaşıyor. Ana babaların umudu, bin bir emekle büyüttükleri gençlerimizin her 100 tanesinden 22 tanesi işsiz. Yani, 5’te 1’inden fazlası işsiz… Türkiye’de her 3 işsizden 1’i de üniversite mezunu. Manzara bu… Okutuyoruz, harcama yapıyoruz ama iş veremiyoruz. Ama tabi Saray’a baktığımız zaman, onların bu işsizliği görmesi mümkün değil. Çünkü orada işsizlik yok! Birkaç yerde birden yönetim kurulu üyelikleri, makamlar ve arabalar, Saray ahalisi için sıradan işler. İşte bu Saray halkı, Beştepe’den milletimize dürbünü ters tutarak bakıyorlar. Olanı biteni göremiyorlar. Onların sesini, mesafe uzak olduğu için duyamıyorlar. Millet bağırıyor, ama bu ses Saray’a ulaşmıyor.” diye konuştu.

SARAY YAPTI, FATURA VATANDAŞA ÇIKTI

Öztrak “Rakamlar; iktidarın halka ‘Daha fazla refah getireceğiz’, ‘İstikrarı sağlayacağız’ diyerek getirdiği ucube Saray Rejimi’nin ülkeye istikrarsızlıktan başka bir şey getirmediğini, bir tek kendilerine ve ortaklarına fayda sağlandığını, faturanın da vatandaşa çıktığını açık seçik gösteriyor. Biz esnafın durumunu anlatıyoruz, Saray diyor ki ‘Esnafın durumu iyi”… Ama hemen arkasından krizde olan esnafın durumunu düzeltmek için aldıkları pansuman tedbirlerini açıklamaya başlıyorlar. Ben de esnafın durumunu bir iki rakamla anlatayım. Bunlar hayali rakamlar değil! Bunlar, Türkiye Bankalar Birliği’nin rakamları. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde protesto edilen senetlerin tutarı, geçen yıla göre yüzde 42 artarak 15 milyar TL’ye çıkmış. Bankalarda tahsili gecikmiş alacakların tutarı, son 1 yılda yüzde 46 artmış. 24 Aralık itibariyle, 93 milyar 182 milyon TL’ye çıkmış. 2018’de yaşanan konkordato furyası da cabası… Kimse kimseye borç ödemek istemiyor. Vatandaşın da şirketlerin de bilançoları her geçen gün biraz daha bozuluyor.” dedi.

EKONOMİ, UÇURUMUN KENARINA GELDİ

Açıklamalarına devam eden Öztrak “Seçim adaletinin askıya alınmasına dönük tüm bu gelişmeler ekonomide, bunun altını çizmek istiyorum, ekonomide oyuncuların ileriye dönük risk algılarını, belirsizlik algılarını olumsuz yönde etkiliyor. Bunun ortaya çıkarttığı politik risk şu anda bölgemizde yaşamakta olduğumuz jeopolitik risklerle birleştiğinde Türkiye’ye ilişkin kaygıları daha da artırıyor. Bu daha yüksek faiz demek, daha yüksek CDS demek, daha büyük sıkıntılar demek. Bütün bunlar aslında son 16 yılda dolarkolik hale getirilen, borca batırılarak şişirilen ekonomimizin artık uçurumun kenarına geldiğini ortaya koyuyor.” diye konuştu.
Editör : Tuğberk Erdem
1471 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu