24 Haziran’dan Sonra, Ekonomiyi Resmen Duvara Çaktılar!
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde düzenlenen
basın toplantısında konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik
Öztrak “73 yıllık çok partili demokratik yaşamımızda, 15’incisi yapılacak olan
mahalli idare seçimlerine artık çok kısa bir zaman kaldı. Bugünü saymazsak 5
gün sonra milletimiz yaşadığı kentin belediye başkanlarını, Belediye Meclis
Üyelerini ve yaşadığı mahallelerinin muhtarlarını seçecek. Biz, ‘Martın Sonu
Bahar’ diyerek seçim kampanyamıza başladık. Kimsenin kalbini kırmamaya özen
gösterdik. Gönül kırmaya değil, gönül yapmaya uğraştık. Kendimizi değil
milletimizi düşünerek kampanyamızı sürdürdük. Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ
Parti’den oluşan Millet İşbirliği, kampanya boyunca milletin dertleriyle
dertlendi, milletin sesi olmaya çalıştı. Kalan son 5 günde de aynı olgunluk ve
nezaket içerisinde milletimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Buna karşın ‘Saray
Koalisyonu’, daha önce hiçbir seçimde görülmemiş, son derece adaletsiz ve
seviyesiz bir kampanya götürdü. Saray ve onun bekçisi Allah’tan korkmayı,
kuldan utanmayı bir kenara bıraktılar. Cumhurbaşkanlığı zırhına sığınmış, seçim
yasaklarına tabi olmayan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, hiçbir
koruması olmayan, seçim yasaklarına uymak zorunda olan muhalefet partisi genel
başkanlarına her türlü hakarette ve tehditte bulundu. Devletin ve ülkenin
neredeyse tüm özel medyasını ele geçiren Saray iktidarı kampanya süresince
muhalefetin sözünü kesmek için elinden geleni ardına koymadı. Yalanı doğru gibi
anlatan popülist, kutuplaştırıcı siyasetin daniskasını yaptı. Sanki yerel
seçimlere değil de savaşa gider gibiydik.” dedi.
HER GÜN YENİ BİR
PROVOKASYON
Öztrak “Önce ‘Dış güçler saldırıyor’ dediler, tutmadı. Sonra
çiftçiyi, esnafı, marketleri hain, çete ilan ederek mutfaktaki yangının
sorumluluğunu onlara yüklemeye çalıştılar. O da olmadı. Bunun üzerine devreye
beka senaryolarını soktular. Milletimiz engin mizah gücüyle bu BEKA’nın
şifrelerini çözdü. Bunun ‘Bahçeli Erdoğan Koltuk Aşkı’ ittifakının baş harfleri
olduğunu ortaya koydu. Sonra Saray İttifakı vites büyüttü. Kendilerine oy
vermeyecek tüm yurttaşlarımıza hain, terörist demeye başladılar. Bu ülkenin
vatandaşlarına vergi verirken, askere giderken parti ayrımı yapılmaz. O zaman
herkes eşittir. Ama Saray ve bekçisi, kendilerine oy vermeyi düşünmeyen
milletimize meydanlarda ‘illet’, ‘zillet’ diyerek ağır hakaretler ettiler.
Düşman kurşununun, terörist mermisinin yapmadığı ayrımı milletimize yaptılar.
Ama yine olmadı. Baktılar ki ne yapsalar olmuyor. Bu sefer parti liderlerini
tehdit etmeye başladılar. Cumhurbaşkanı zırhının arkasına saklanan Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı, başta Genel Başkan’ımız olmak üzere diğer parti
liderlerini susturmak için milyonluk tazminat davaları açtı. Sonra da milletvekili
dokunulmazlığı olmayanları hapse atmakla tehdit etti. AKP Genel Başkanı, Genel
Başkan’ımızın uluslararası terörü kınayan sözlerini çarpıtarak meydanlarda
servis etti. Yetmedi, bir sabah ‘idam’ naralarıyla meydanlara çıktı, ardından
da ipleri sarayın elinde olan bir operasyon kanalından Genel Başkan’ımızın
idamı istendi. O da yetmedi Belediye Başkan adaylarımız, doğrudan hedef alındı.
Bir takım tetikçiler kullanılarak, haysiyet cellâtlığı yapıldı. Tek bir
belediye başkan adayımızın karşısına AK Parti Sözcüsü’nden Genel Başkan
Yardımcılarına, MHP Genel Başkanı’ndan AK Parti Genel Başkanı’na kadar hepsi
çıktı. Ancak kurdukları kumpas, milli irade cellâtlarının ellerine, yüzlerine
bulaştı. Bu sefer de ‘Kendine de Ankara’ya da yazık edersin’ diye tehdide
başladılar. Seçimi kazandığını gördüler, ondan sonrasını konuşmaya başladılar.
Dün itibariyle, milli iradeyi, yargı bağımsızlığını hiçe sayacak konuşmalar
sürüp gidiyordu. Milletimiz bunlara da itibar etmedi, etmeyecek. Ama yetmiyor,
her gün yeni bir provokasyon ortaya çıkıyor. Son olarak CHP’nin hiçbir zaman
benimsemediği ifadelerin yer aldığı ve bu bir halk ayaklanmasıdır başlıklı
bildirilerin hazırlandığını, bu bildirilere partimizin de ambleminin basıldığı,
bunların dağıtılacağı istihbaratını aldık. Partimizin dünya görüşüne 180 derece
zıt olan bu bildirinin bizimle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını şimdiden
söylüyorum. Bu provokasyonları artık bıraksınlar. Bu seçimin sonucunu da
edepleriyle kabul etsinler. Önce ‘Demokrasi bir tramvay, istediğimiz durakta
ineriz.’ dediler. Sonra demokrasinin imkân ve araçlarıyla iktidara geldiler.
Şimdi darbeci ağzıyla konuşup demokrasimizi doğrudan tehdit etmeye başladılar.
Ama milletimizin milli irade düşmanlarına, haysiyet cellâtlarına en güzel dersi
31 Mart’ta sandıkta vereceğini, artık kendileri de görmeye başladılar. Biz
Hakk’a ve halkımıza güveniyoruz.” diye konuştu.
ÇANAKKALE RUHU’NU
PARAMPARÇA ETTİ
Açıklamalarına devam eden Öztrak “Sarayın kibirli kişisinin
zapt edemediği zehirli dili, sadece yurttaşlarımızın arasına nifak sokmakla
kalmadı. Ülkemizin uluslararası itibarına da büyük zararlar vermeye devam
ediyor. Bu ülkede daha önce hiç yaşanmayan şeyler yaşanıyor. Yeni Zelanda’da 50
Müslüman kardeşimizi şehit eden İslamofobik teröristin kendi çektiği katliam
görüntülerini, bu ülkenin Cumhurbaşkanı gömleğini giymiş kibirli kişisi, seçim
meydanlarında dakikalarca gösterdi. 3-5 oy almak için teröristin propagandasını
yaptı. Bu da yetmezmiş gibi büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün
oluşturduğu Çanakkale Ruhu’nu paramparça etti. Yen Zelanda’daki hain terörü
kendi seçim kampanyasına meze yapmak isteyen Saray, kantarın topuzunu yine
kaçırdı. İki dost ülke Yeni Zelanda ve Avustralya’ya diplomatik adaba sığmayan
rencide edici sözler sarf etti. Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı ‘Atatürk’ün Yeni
Zelandalı askerler için ne kadar bağışlayıcı olduğunu biliyoruz. Türkiye’yi
böyle hatırlamak istiyoruz.’ deyince de danışmanları aracılığıyla tam yol tornistan
yaptı. Yeni Zelanda Başbakanı bu acıdan ülkesini birleştirip, kucaklayarak
çıkarken tüm dünyanın takdirini kazandı. Aynı acıdan ülkesini bölüp parçalamaya
uğraşan Erdoğan’ı ise tüm dünya ayıpladı. Türkiye’nin itibarı, ona en fazla
ihtiyacımız olduğu bir zamanda zedelendi.” dedi.
KRİZİN ÜSTÜ ÖRTÜLSÜN
İSTİYORLAR
Öztrak “Bu adaletsizliğin, seviyesizliğin ve çamur
siyasetinin nedeni çok açıktır. Mutfakta büyüyen yangın görülmesin, işini
kaybeden 633 bin yurttaşımızın işsiz 8 milyon vatandaşımızın sesi duyulmasın,
artan iflas ve konkordatolar konuşulmasın, Suriyeliler’e bütçeye yük olmadan 35
milyar dolar bulacak formülü geliştiren Sarayın, 3 bin 600 ek gösterge için,
emeklilikte yaşa takılanlar için, atanamayan öğretmenler için kılını
kıpırdatmadığı gündeme gelmesin, 2 Trakya büyüklüğünde arazisini ekmekten
vazgeçen çiftçimize taktıkları devlet borcunun, yabancı çiftçilere ödediğimiz
95 milyar doların farkına varılmasın. İşte bunları vatandaşın gözünden kaçırmak
için Sarayın kibirli kişisi ve onun sadık bekçisi, 10 parmaklarında 10 kara
kendilerinden olmayan herkese sürüp duruyorlar. Yanlış politikalarıyla sebep
oldukları ekonomik krizin üstünü örtmek için akla hayale gelmeyecek işler
yapıyorlar. Seçimi kaybetme korkusuyla işin sonunu hiç düşünmeden, izandan,
vicdandan, edepten yoksun bir kampanya yürüttüler. Şimdi soruyorum, bu sözleri
sarf eden Erdoğan 1 Nisan sabahı milletimizin yüzüne nasıl bakacak? Nasıl
diyecek ki ‘Ben bu ülkede, 82 milyonun Cumhurbaşkanı’yım.’ Ve de en önemlisi 1
Nisan sabahından itibaren ekonomideki ateşten gömleği giyip ekonomiyi nasıl
yönetebilecek? Ben çok açık söyleyeyim. Seçimden sonra ekonomide milletimizi
çok acı bir ilaç bekliyor. Bu kadar hırpalanan, örselenen, parçalanan arasına
nifak sokulan milletimiz bu acı ilacı içmeye nasıl ikna edilebilecek? Erdoğan
millete bu konuda nasıl güven verecek, halkı nasıl ikna edecek? Dövizin, faizin
ateşi yeniden çıkmaya başladı.” diye konuştu.
DAMAT ÇIKTI,
PİYASALAR KARIŞTI
Açıklamalarına devam eden Öztrak “Şimdi yine ‘Provokatif
eylemlere girenler, bunun bedelini öderler’ diye meydanlarda bağırıyorlar. Bir
taraftan da bankalar ve uluslararası yatırımcılar hakkında soruşturma
başlatıyorlar. Oysa provokatör arıyorsanız, o kadar uzaklara bakmaya gerek yok.
Damat Bakan bir süre ortadan kaybolmuştu, rahattık. Geçtiğimiz hafta ortaya
çıktı ‘döviz şöyle, faiz böyle’ diye konuştu. ‘Dolara demir yumruğumuzu vurduk’
deyip yasakçı, kumanda ekonomisi söylemlerine kadar yürüdü. Piyasalar döviz
hesaplarına gelen ilave vergiyle zaten irkilmişti. Döviz rezervlerindeki hızlı
erime de onları rahatsız etmeye başlamıştı. Bir de sosyete damat sulu bir
üslupla ileri geri konuşunca, piyasalar yeniden karıştı. Sarayın kibirli kişisi
ve bekçisi ekonomide provokatör arıyorsa, yanı başındaki Sarayın damadına
bakacaklar. Neden yapılan yanlışlar ekonomi üzerinde bu kadar etkili oluyor?
Çünkü krizin başından beri Saray iktidarı dişe dokunur tek bir tedbir almadı.
Lafla aspirinle pansumanla bu işleri götürmeye çalışıyorlar. Ama artık gemi
demir tutmuyor, sürükleniyor. Şimdi bankaları, yatırımcıları “Seçim sonrasında
size bunun bedelini ağır ödetiriz” diye meydanlarda, ağızlarından köpükler
saçarak tehdit ediyorlar.” dedi.
EKONOMİYİ RESMEN
DUVARA ÇAKTILAR
Öztrak “Kendinize gelin! 24 Haziran seçimlerinden önce
“Verin kardeşinize yetkiyi, dolarla faizle nasıl uğraşılır göstereceğim”
dediniz. 24 Haziran’dan sonra ne yaptığınızı gördük. Ekonomiyi resmen duvara
çaktınız. Şimdi yine meydanlarda atıp tutuyorlar. Ne yapacaksınız, neyin
peşindesiniz, neyinize güveniyorsunuz da ekonomiyi borca bu kadar batırdıktan,
döviz rezervlerini bitirdikten sonra, bir de üstüne yatırımcıları kaçırmaya
uğraşıyorsunuz? Bu işler seçim sonrasına randevu vererek olmaz. Yakaladıysanız,
bir usulsüzlük tespit ettiyseniz hemen tepesine bineceksin. Tehditle işi
götürmeye kalkarsanız yangını büyütürsünüz. Sizin gerçek niyetiniz ne? Üzüm
yemek mi bağcıyı dövmek mi?” diye konuştu.
DAMADA SORARSANIZ
EKONOMİ DENGESİ
Açıklamalarına devam eden Öztrak “Sarayın ekonomi
yönetimindeki bu beceriksizlikleri, acemilikleri ülkeyi ciddi şekilde riske
sokuyor. Damadın gayrı ciddi tavırları, temel ekonomik kavramlardan bile
habersiz olması, sıkıntıların farkına varmaması, hem içeride hem de dışarıda
ekonomik aktörleri kaygılandırıyor. Rakamlar ortada… Ekonomi, 2 çeyrektir daralıyor.
Enflasyonda dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Ekonomi; durgunlukla birlikte
yüksek enflasyon, yani stagflasyon hatta slampflasyon, yani daralırken
enflasyon, ekonomiyi ciddi şekilde baskı altına almış durumda. Ama Damada
sorarsanız, ekonomimiz gayet güzel dengeleniyor.” dedi.
MUTFAKTAKİ YANGIN
SÖNMÜYOR
Benzer Haberler
- Halk Ekmek Fabrikası, Çerkezköy Halkının Umudu Oldu!
- Depremzedelerin Ziyareti, Yeni Eleştirileri Beraberinde Getirdi!
- ‘Depremzede Tebligatı’na, Yazılı Açıklama Geldi!
- “Eski Milletvekili” Sıfatını Kullanarak, Bu Projeyi Yapmak İstiyor!
- Yeni Bir Döneme Giderken, Engelliler Yine Yok Sayılmasın!
- Deprem Sonrası Konut Satışları Azaldı, Arsa Satışları Patladı
- Çorlu’da, Yağmur Altında 1 Mayıs Coşkusu!
- 01 Mayıs Kutlamaları, Atatürk Meydanı’nda Yapılacak!
- Bakanlığın Onayladığı PAKOP İçin Askı Süreci Başladı!
- “Şentop’un Talimatıyla Tayin” İddialarına Açıklama Geldi!