2020 Yılı, Piyasalar Açısından Nispeten Daha Olumlu Geçecek
reklam
06 Ocak 2020
2020 Yılı, Piyasalar Açısından Nispeten Daha Olumlu Geçecek

2020 Yılı, Piyasalar Açısından Nispeten Daha Olumlu Geçecek

Yeni yıla sayılı günler kala ülke ekonomisine ilişkin açıklamalarda bulunan ÇİSAD Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda da TRAKYASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Ayan, 2020’nin 2019’a göre nispeten daha olumlu bir yıl olacağını ileri sürdü.

Geçtiğimiz yılın 2’nci yarısında yaşadığımız kur şoku dalgası ile finansal ve reel sektörde yaşanan dalgalanmaların, ekonomimizin bağışıklık sistemini güçlendirmemiz gerektiğini gösterdiğini ifade eden Çorlu İş İnsanları ve Sanayiciler Derneği (ÇİSAD) ve aynı zamanda Trakya Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (TRAKYASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Ayan, “Yatırım ve tüketim harcamalarında ciddi daralmaların yaşandığı bu dönemde, ekonomimizin lokomotifi KOBİ’lerimizin, tahsilât başta olmak üzere ödeme sorunlarının ekonomiyi kilitlediğini gördük. Üst üste 3 çeyrek küçülerek 20 yıllık tarihimizde 4’üncü kez yaşadığımız resesyondan çıkışı, 2019 yılı 3’üncü çeyreğinde gelen yüzde 0,9’luk büyüme ile sağladık. Büyümenin 2019 yılında yüzde 0,5 civarında gelmesi için son çeyrekte yüzde 3-4 bandında bir performansı yakalayacağımızı düşünüyoruz. 2020 yılı 2019 yılına göre, ‘ev ödevlerimizi eksiksiz yaparsak’, nispeten daha olumlu bir yıl olacaktır. Ekonomimizin pozitif bir ivme yakalaması, kırılganlıklarımızın kaybolduğu anlamına gelmiyor elbette. Bu paralelde iyimser bir tahminle 2020 yılında yüzde 3-4 bandında bir büyüme öngörüyoruz.” dedi.

EKONOMİK REFORMLAR ETKİYİ ARTIRIR

Ayan, “Dolar tarafında gelişmekte olan ülkelerin izlediği genişlemeci para politikaları, Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için pozitif bir dönemi işaret ediyor. İçeride ve dışarıda belirsizlik yaratacak olağanüstü bir gelişme yaşanmadığı takdirde, kurun sakinliğini korumasını bekliyoruz. Bu yıl Merkez Bankamızın art arda yaptığı faiz indirimlerinin, dünyanın parasal genişlemeye girdiği döneme denk gelmesi yerel para birimimizin ciddi kayıplar yaşamasının önüne geçti. Bu konjonktüre olumlu baz etkisinin eklenmesiyle, enflasyonun hızlı bir şekilde gerilemesine şahit olduk. 2019 yılını enflasyonda, Yeni Ekonomi Program (YEP)’da hedeflenen yüzde 11-12 bandında kapatacağımız anlaşılıyor. Reel sektörü canlandırmak ve yatırım iştahını artırmak amacıyla gerçekleştirilen faiz indirimleri, kredilerin bir miktar toparlanmasını sağladı ve tahsilâtlarda pozitif bir hava yarattı. Ancak bu etkinin sürdürülebilir olması için 2020’de reel sektörün kredi iştahının üretim, istihdam ve ihracata yansımasını sağlayacak yapısal ve ekonomik reformların da gerçekleştirilmesi etkiyi artıracaktır.” diye konuştu.

CARİ AÇIĞA DİKKAT ETMELİYİZ

Açıklamalarına devam eden Ayan, “2019 yılında ekonomimizin yumuşak karnı olarak tabir ettiğimiz cari açık sorununun, cari fazlaya dönüştüğüne tanıklık ettik. 2019 yılının en olumlu gelişmelerinden biri olan cari dengede fazla yaşanması, cari açık sorununun 2020’de dikkatli olmamız gereken alanlardan biri olduğunu da gösterdi. Cari dengedeki iyileşmede, 16 aylık bir süreçte mal ithalatındaki 50 milyar doların üstündeki azalma etkili oldu. Hizmet ihracatı ve özellikle turizm sektörünün performansı da bu dönemde cari dengedeki iyileşmeye destek verecek şekilde gerçekleşti. Cari açığımız ihracatın ithalatı karşılama oranının yükselmesi ile azalmaya başlarken, 2020 yılında mali disiplin noktasında daha dikkatli olmamız gereken bir döneme de giriliyor.” dedi.

EN ÖNEMLİ SORUN İŞSİZLİK

Ayan, “İşsizlik, Türkiye’nin en önemli sorunu olmaya devam ediyor. İnşaat sektöründe, 500 bin kişi işini kaybetti. Özellikle genç işsizliğin yüzde 26,1’lere yükselmesi, 2020 yılında istihdam artırıcı politikaların acil olarak devreye alınması gereğini ortaya koyuyor. Bankacılık sektörünün kredi iştahında artış gözlense de özel sektörün yatırım harcamalarında istenen düzeyde değiliz. Özel sektörün yatırım iştahını artırmamız şart. İhracatımız artıyor ancak bu artış verimlilik olarak yansımıyor. Markalı, yüksek katma değerli üretim ve ihracat çıkış yolumuz. Tasarruf oranlarımızın düşüklüğü dış borç ihtiyacımızı artırırken, son büyüme rakamlarına baktığımızda tüketim talepli bir desteğin olduğunu görüyoruz. İleride risk yaratacak bu talebin üretim, yatırım ve iç ve dış pazar açılımlarıyla dengelenmesi, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğini de destekleyecektir. Büyüme gerek şarttır, ancak yeter şart değildir. Sürdürülebilir, kalkınma ile terbiye edilmiş, insana dokunan bir büyüme modeline geçmemiz gerekiyor. Kısa vadeli geçici pansumanlar yerine uzun vadeli kalıcı tedaviye ihtiyacımız olduğu açıktır.” diye konuştu.

Editör : Tuğberk Erdem
1016 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu