Çorlu Kadın Platformu, Emekçi Kadınlar Günü'nde Sokağa İndi
reklam
09 Mart 2020
Çorlu Kadın Platformu, Emekçi Kadınlar Günü'nde Sokağa İndi

Çorlu Kadın Platformu, Emekçi Kadınlar Günü'nde Sokağa İndi

HDP, EMEP, DİP, Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, Nar Kadın Dayanışması ve Eğitim Sen tarafından desteklenen Çorlu Kadın Platformu, 08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenledikleri yürüyüşün ardından basın açıklaması yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Devrimci İşçi Partisi (DİP), Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, Nar Kadın Dayanışması ve Eğitim Sen tarafından desteklenen Çorlu Kadın Platformu, 08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yürüyüş düzenledi. Saat 14.00 sularında Atatürk Meydanı’nda toplanan platform üyeleri, Omurtak Caddesi üzerinden Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdüler. Yürüyüşü sık sık durdurarak ilçe araç trafiğinin en yoğun olduğu ana arteri adeta felç eden kortej, Türkçe ve Kürtçe sloganlar attılar. Grubun attığı Kürtçe sloganlar, şehitlerimizin olduğu ve sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz bu hassas dönemde, vatandaşların tepkisiyle karşılandı. Yürüyüş ve basın açıklaması süresince gerekli tüm tedbirleri alan Çorlu Emniyeti, etkinliğin olaysız bir şekilde tamamlanmasını sağladı.

08 MART 1857 TARİHE GEÇTİ

Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyen Çorlu Kadın Platformu üyeleri, burada bir basın açıklaması yaptılar. Çorlu Kadın Platformu adına hazırlanan basın açıklamasını, platform üyesi Meryem Koçer okudu. Koçer, yaptığı konuşmada, “08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların neredeyse iki asırlık mücadelesine dayanıyor. 08 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde, dokuma işçisi kadınlar düşük ücretlere, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı greve gitti. Devlet bu grevi, kanla bastırdı, çok sayıda kadın öldürüldü, tutuklandı. Kadınların mücadelesi dünyanın dört bir yanında, eşit işe eşit ücret, doğum izni ve oy hakkı gibi taleplerle devam etti. Ve 08 Mart, kadınların yaşamları pahasına verdikleri bu mücadelelerin anısına, 1910’da Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak tarihe geçti.” dedi.

HER 5 KADINDAN 1’İ İŞSİZ

Koçer, “Bugün de kadınlar erkek egemen kapitalizmin baskısı, sömürüsü, şiddeti, ayrımcılığı altında yaşamaya devam ediyor. Ekonomik kriz, siyasal alanda tek adam rejiminin uyguladığı baskılar, ayrımcı ve kutuplaştırıcı politikalar, toplumsal hayatı yeniden biçimlendirmek için kadınlar üzerinden sürdürülen gericilik, kadınların yaşadığı sorunları daha da ağırlaştırıyor. Her gün daha da derinleşen ekonomik kriz, en çok kadınları vuruyor. Bugün Türkiye’de, her 5 kadından 1’i işsiz. Genç kadınlar için durum daha da vahim, işsizlik oranı yüzde 35! Bu düzende iş bulabilenlerin payına da düşük ücretler, sendikasız, sigortasız, esnek çalışma düşüyor. Çarşı pazar el yakıyor, mutfaktaki yangın sönmüyor, yük yine emekçi kadınların omuzlarında.” diye konuştu.

2019 YILINDA 474 KADIN CİNAYETİ

Konuşmasına, geçtiğimiz yıl yaşanan kadın cinayetlerine dikkat çekerek devam eden Koçer, “Bu düzen kadın emeğini en ağır şekilde sömürürken bedenini, yaşamını da tehdit ediyor. Geçtiğimiz yıl 474 kız kardeşimiz kadın cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum’ sözleri, hâlâ kulaklarımızda çınlıyor. Şiddetin, tacizin, tecavüzün, kadın cinayetlerinin her geçen gün artması münferit değil, sistematiktir! Bunun sebebi, keyfi ve baskıcı iktidarın kadın düşmanı politikalarıdır. Devletin koruma talep eden kadınlar için gerekli tedbirleri almamasıdır. Kadına yönelik şiddet durumunda ağır ve caydırıcı cezalar uygulamamasıdır. Mahkemelerde kadın cinayetlerinin faillerine uygulanan ‘iyi hâl’ indirimleridir. Boşanmaları engellemeye yönelik düzenlemelerin, tecavüz ettiği çocuk ile evlendiği takdirde failin cezasını erteleyen tecavüz yasasının gündemden düşmemesidir. Sadece kadınlara değil, çocuklara yönelik suçlarda da artış görüyoruz.” dedi.

YUNANİSTAN KADAR İKTİDAR DA SORUMLU

Koçer, “Emperyalizmin savaşlarında, en çok kadınlar bedel ödüyor. Savaş; kadınlar için yoksulluk, zulüm, tecavüz, sürgün, acı ve ölüm demektir. Ve bugün savaşın yarattığı yıkımın sonucu olarak yanı başımızdaki sınır kapılarında, Ege’nin soğuk sularında can pazarı yaşanıyor. Uzun bir süredir Türkiye’de ucuz iş gücü olarak sömürülen, iktidarın Avrupa’ya karşı pazarlık kozu olarak kullandığı başta Suriyeliler olmak üzere çeşitli milletlerden insanlar, sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkmış durumda. Kadınlar, çocuklar, bir bütün olarak mülteciler açlıkla, soğukla, hastalık tehdidi ile karşı karşıya, ölümle burun buruna. Bundan sadece 5 ay önce, Birleşmiş Milletler Kürsüsü’nde Erdoğan, elinde Bodrum sahiline cansız bedeni vuran 3 yaşındaki Aylan bebeğin hafızalarımıza kazınan fotoğrafı ile ‘Dünya, Aylan bebeği çok çabuk unuttu!’ diyordu. Bugün izlenen politika, yeni Aylan bebekleri göz göre göre ölüme göndermektir. Bu ölümlerden Avrupa emperyalizminin kapısında bekçilik yapan Yunanistan hükümeti kadar, ‘Kapıları açtık, gidin!’ diyen iktidar da sorumludur. Halklarla barışı, emperyalizme karşı savaşı savunan güçler olarak şimdi evine ateş düşmüş ailelerin, sınırlarda sefalete terk edilen mültecilerin, haberleri engellenen gazetecilerin, özgürlüklerini yaşamak isteyen halkların, işi-ekmeği peşindeki işçilerin, koşup oynayacak, okuyacak çocukların sesi olmak gerektiğine inanıyoruz.” diye konuştu.

KADIN EYLEMLERİNİN RÜZGÂRI ESTİ

Konuşmasına devam eden Koçer, “Bu düzenin, kapitalist devletlerin koyduğu sınırlara rağmen kadınların mücadelesi sınır tanımıyor. Geride bıraktığımız yıl ekonomik krizin, savaşların, gericiliğin ve faşizmin yükselişinin karşısında devrimlere, halk isyanlarına, büyük mücadelelere sahne oldu. Tek tek ülkelerde yaşanan bu mücadeleler yanında, farklı ülkelere yayılan bir şekilde kadın eylemlerinin rüzgârları esti. Arjantin’den Fransa’ya, Irak’tan Meksika’ya, Şili’den İran’a, Lübnan’dan Cezayir’e, Sudan’a birçok ülkede kadınlar bir yandan şiddete, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe karşı mücadeleyi birbirlerinden güç alarak yükseltirken, diğer yandan da kendi ülkelerinde yaşanan mücadelelerde ön saflarda yer aldı. Eylemler ülkeden ülkeye, dalga dalga yayıldı. Ve bugün yine tüm dünyada kadınlar meydanları dolduruyor, erkek egemen kapitalist sisteme karşı 200 yıla yaklaşan mücadelenin izinde ekmek, gül ve hürriyet şiarını bir kez daha yükseltiyor.” dedi.

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI

Koçer, sözlerini, “Çorlu Kadın Platformu olarak, kadınların bütün dünyada verdikleri mücadeleyi selamlıyoruz. Ve bugün bu meydanda onların sesine sesimizi katarken taleplerimizi haykırıyoruz. Diyoruz ki; krizi biz yaratmadık, bedelini de biz ödemeyeceğiz! Krizin faturası patronlara! Çalışmak isteyen her kadına güvenceli, sendikalı iş, her iş yerine kreş! Eşit işe, eşit ücret! Haksız, hukuksuz şekilde KHK ile ihraç edilen kadınlar, işlerine iade edilsin! Her mahalleye yeterli sayıda, nitelikli kreş! Çocuk ve yaşlı bakımı için kamu tarafından finanse edilen bakım evleri açılsın! Kadınlara ve çocuklara karşı işlenmiş suçlarda ceza indirimlerine son! Bu tür suçlarda ağırlaştırılmış, caydırıcı cezalar uygulansın! Çocuk gelinlere, çocukların erken yaşta zorla evlendirilmelerine son! Çocuk gelinlerin önünü açacak yasa tasarıları, yırtılıp atılsın! Şiddete karşı yeterli sayıda ve güvenli kadın sığınağı açılsın! İyi aydınlatılmış sokaklarda, kamu ulaşımı yaygınlaştırılsın! Şiddete karşı öz savunma, haktır! Başta mülteciliği de en ağır şekilde yaşayan kadınlar olmak üzere, tüm mültecilerle dayanışmaya! Yeni ve özgür bir geleceği birlikte kurmak için, eşitliği, hayatı, haklarımızı kazanmak için, kadınların emeğinin sömürülmediği, bedenlerinin talan edilmediği, haklarının gasp edilmediği bir dünyayı yaratmak için bugün buradan hep birlikte haykırıyoruz… Yaşasın 08 Mart! Yaşasın kadın dayanışması!” diyerek sonlandırdı.
Editör : Tuğberk Erdem
1653 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu