Recep Bey’e Mi, Tayyip Bey’e Mi, Erdoğan’a Mı İnanalım!
reklam
10 Haziran 2020
Recep Bey’e Mi, Tayyip Bey’e Mi, Erdoğan’a Mı İnanalım!

Recep Bey’e Mi, Tayyip Bey’e Mi, Erdoğan’a Mı İnanalım!

Dünyanın adeta bir “araftan” geçtiğini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Öztrak, “Türkiye, bu talihsiz döneme; beceriksiz, basiretsiz, liyakatsiz, kibir hastalığıyla malul, baskıcı bir yönetim anlayışının elinde yakalandı.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde basın açıklaması yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, “‘İlginç zamanlarda yaşayasın!’ diye bir Çin deyişi var. Bu aslında bir beddua… İnsanlık işte böyle bir zamandan geçiyor. Bir yanda sağlığı tehdit eden COVID-19 salgını, diğer yanda küresel sistemin en önemli merkezi başta olmak üzere tüm dünyada hızla tırmanan sosyal tansiyon, 2020’yi şimdiden son birkaç yüzyılın en ilginç zamanlardan biri yaptı. Dünya, adeta bir ‘araftan’ geçiyor. Bu işin sonunda nasıl bir tabloyla karşılaşacağımız konusunda kafalar karışık. Ancak öyle anlaşılıyor ki; beşeri ve fiziki sermayesini koruyabilen, üretim kapasitesine ve üretme yeteneklerine sahip çıkabilen, sorunları demokrasiyle, toplumsal dayanışmayla göğüsleyen, istişareyle çözüm üretebilen ülkeler, bu dönemin sonunda rakiplerine fark atacak. Türkiye, bu talihsiz döneme; beceriksiz, basiretsiz, liyakatsiz, kibir hastalığıyla malul, baskıcı bir yönetim anlayışının elinde yakalandı. Dünyada diğer hükümetler yurttaşlarına kesenin ağzını açarken, şu salgın döneminde Saray Hükümeti milletimizi tek başına bıraktı. 5 maskeyi bile milletimize bedava dağıtamadılar.” dedi.

GÖNLÜ RAZI OLMAMIŞ

Açıklamalarına devam eden Öztrak, “Daha dün ‘Normalleşme sürecine girdik’ dediler, bugün yaşadıklarımıza bir bakın! Sağlık Bakanı, 2 gün önce çıkıyor, ‘Sokağa çıkma yasağının devam etmesi yönünde bir önerimiz yoktur.’ diyor. Esnaf da, Bakan’a ve Saray’ın açıkladığı normalleşme takvimine inanıyor, hafta sonu için hazırlığını yapıyor. Restoranlar etini, sebzesini, meyvesini alıyor. Garsonlar işe çağrılıyor. ‘Seyahat serbest’ deniyor, insanlar güveniyorlar, otobüs ve uçak biletlerini alıyorlar. Ama dün gece ‘15 ilde, hafta sonunda sokağa çıkılmayacak!’ diye bir İçişleri Bakanlığı Genelgesi yayınlanıyor. Şimdi biz de tabi bugün tam; ‘Devlete güvenip, hafta sonu müşteri ağırlamak için hazırlık yapan esnafın zararını kim karşılayacak? Milletin elinde kalan uçakla otobüs biletleri ne olacak?’ diye sormaya hazırlanırken… Bu karardan önce ortalarda görünmeyen AK Parti Genel Başkanı, öğleye doğru çıktı, kararı iptal etti. Hem de ne diyerek: ‘Gönlüm razı olmadı. Evet, böyle bir talep var, Sağlık Bakanlığı’ndan, İçişleri Bakanlığı’nın uygun görüşleri de var. Ama benim gönlüm razı olmadı, ben bunu iptal ediyorum.’ diyerek.” diye konuştu.

RECEP BEY’E Mİ, TAYYİP BEY’E Mİ, ERDOĞAN’A MI İNANALIM!

Öztrak, “Yani böyle bir ileri, iki geri adım atarak bu süreci nasıl yöneteceksiniz, ülkeyi nasıl yöneteceksiniz? Bilim Kurulu, bu kararın neresinde? Sizin planlarınız, programlarınız yok mu? Bu nasıl bir çapaçulluk, nasıl bir dağınıklık, nasıl bir gayrı ciddilik? Önce Sağlık Bakanı çıkıyor, ‘Böyle bir düşüncemiz yok!’ diyor. Sonra AK Parti Genel Başkanı çıkıyor, ‘Sağlık Bakanlığı önerdi’ diyor. Sonra Recep Bey çıkıyor, ‘Günlük vaka sayısı yeniden yükselince, bu kararı aldık.’ diyor. Tayyip Bey, ‘Gönlüm razı olmadı!’ diyor. Erdoğan, ‘Sokağa çıkma yasağını iptal ettim.’ diyor. Şimdi bunun hangisini dinleyeceğiz, hangisine inanacağız, hangisine güveneceğiz? Recep Bey’e mi, Tayyip Bey’e mi, yoksa Erdoğan’a mı? Bu, ülke yönetimindeki savrulmayı çok açık, seçik bir şekilde ortaya koyuyor. Ucube rejim, böyle dönemlerde en çok ihtiyaç olan güveni bitiriyor. Tek bir kişinin aklını, tüm milletin aklının önüne koyarsanız işte böyle olur.” dedi.

ÇAREYİ, KUMPASTA VE YALANDA ARIYOR

Yaptığı açıklamaları sürdüren Öztrak, “Ne milletin sesini, ne de ekonomik buhranın ezip geçtiği kesimlerin feryadını duyuyorlar. Bu kibir hastalığıyla malul olmuş yönetim, milletin derdine derman olamadıkça, çareyi siyasi kumpaslarda ve yalanlarda arıyor. Toplumu kutuplaştıran, muhalefeti düşman gibi gösterip öcüleştirmeyi amaçlayan gerçek ötesi popülist siyasetle ayakta kalabileceğini zannediyor. Hızla otoriterleşiyor, ülkemizi her geçen gün biraz daha dünyadan koparıp içe kapatıyor. Dün, TBMM’de, bu müflis bezirgân siyasetinin yeni bir senaryosu sahneye kondu. Demokrasi, millet iradesi ayaklar altına alındı, Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi, 20 Temmuz sivil darbe sürecinin yeni bir adımıdır. Meclis tutanaklarına açıkça yansıdığı gibi: Enis Berberoğlu hakkında ‘siyasi ve askeri casusluk’ iddiaları düşmüştür. Verilen cezanın gerekçesi, ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’tır. Ama her zamanki gibi Saray’ın mafyatik trolleri gece devreye giriyor ve arkadaşımızı, mahkemenin bile suçlu bulamadığı ‘casusluk’ suçuyla sabaha kadar sosyal medyada linç etmeye çalışıyorlar. Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği; bu davadan yargılanan diğer şahıslarla ilgili suçlama kalmamışken, başka bir yargılanan yok. Bir sürü suçlanan vardı, şimdi hiç kimse yok! Milletvekilimiz Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklerken ve Meclis’in geçmiş uygulama ve içtihatları da yok sayılarak, düşürülmüştür. Hele gece yarısı arkadaşımızın evinden apar topar gözaltına alınması, tam bir zulümdür, şahsi bir garezle yapılmıştır, açıkça CHP düşmanlığıdır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. İp koptuğu yerden bağlanır. Ve elbette hak, batıla galip gelir. Millet iradesiyle inatlaşanlara, millet sandıkta gereken dersi verir.” diye konuştu.

GELDİĞİMİZ YER: FİİLİ DİKTATÖRLÜK

Öztrak, “Yapılan iş ortada: Tek adam rejiminin Türkiye’yi uluslararası demokrasi endekslerinde getirdiği yer ‘fiili diktatörlük.’ Şimdi Saray’ın Damadı, bu fiili diktatörlüğün milletin işine, aşına, cüzdanına verdiği zararı örtebilmek için ‘Dünyada en çok sermaye çeken ülkede demokrasi yok!’ demiş. Herhalde kast ettiği ülke Çin… Ama ‘Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak’ işte böyle bir şey... Saray Sosyetesi’nin Başı’na ve Damadı’na tavsiye ederim. Arada bir Türkiye’nin de üyesi olduğu uluslararası kuruluşların veri tabanlarına da zaman harcasınlar. Sadece TÜİK’e bakmasınlar, kendi ürettikleri istatistiklere bakmasınlar. O zaman fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi de olurlar. Dünya üzerindeki 185 ülke içinde Çin, milli gelirine oranla, en çok doğrudan yabancı sermaye çeken ülkeler liginde 124’üncü sırada. Türkiye ise hemen onun ardından 125’inci sırada. Yani yerimiz zaten Çin’in hemen arkası. Hadi diyelim Damat da, Kayınpederi de, okumayı, araştırmayı sevmiyor. O zaman danışmanlarından bir istesinler, bir baksınlar. Dünya’da en yüksek insani gelişmişlik düzeyine, en yüksek refaha sahip 10 ülkenin kaçında, bırakın bizdeki gibi ucube tek adam rejimini, başkanlık rejimi var. Ben söyleyeyim: Sıfır. Dünyanın en müreffeh 10 ülkesinin 9’u parlamenter demokrasiyle yönetiliyor. Geriye kalan İsviçre ise doğrudan demokrasiyle yönetiliyor. Peki, insani gelişmişlikte sonda kalan 10 ülkenin kaçı, parlamenter demokrasi ile yönetiliyor? Onu da söyleyeyim: O da sıfır. Yani sondaki ülkelerin hepsi ya başkanlık ya da yarı başkanlık rejimiyle yönetiliyor.” dedi.

TEK ADAMLIĞIN FATURASI, 200 MİLYAR DOLAR

Açıklamalarına devam eden Öztrak, “Sosyete damat hiçbir şey yapamıyorsa, kayınpederinin tek adam parti devleti rejimine hız verdiği, 2014’ten bu yana ülkemizde üretilen milli gelir rakamlarındaki erimeye bir bakmalıdır. 2013’te 950 milyar dolar olan milli gelirimiz, şimdi 750 milyar dolara kadar düştü. Bu yıl çok muhtemeldir ki, 700 milyar dolarında altına inebilecektir. Sadece son 6 yılda tek adamlık hevesinin neden olduğu ekonomik kayıp 200 milyar dolar. Şimdi bugün damat çıkmış diyor ki; 2’nci çeyrekte bu krizi dünyada en az hasarla atlatan ekonomi olacağız. Nasıl olacaksınız, ne yaptınız da olacaksınız? İşte biz milletimizin cüzdanı dolsun, ‘mutfakta tencere boş kalmasın’ diye güçlendirilmiş parlamenter demokrasi diyoruz. Hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığını savunuyoruz. Tek adam parti devleti rejimi elbisesi, Türkiye gibi koskoca bir ülkeye dar gelmiştir. Günyüzü göstermemiştir milletimize. ‘Türkiye’yi nefessiz bırakan’ bu rejimle, hem aşımız hem de işimiz küçülmüştür. Zırva, tevil kabul etmez. Bugün yaşadığımız ekonomik ve siyasi buhranın ardında bu kibirli yönetimin; milleti bölerek, kutuplaştırarak, ötekileştirerek koltuğunda oturma hırsı vardır.” diye konuştu.

SARAY’DAN BAŞKA MUTLU OLAN YOK!

Öztrak, “Ülkemizde bugün Saray Sosyetesi dışında mutlu olan kimse yok. Kamu kaynakları bir avuç yandaş için seferber edilirken, millet tabaklarda kalan artık yemeklerin peşinde sokaklarda bağıra bağıra dolaşıyor. Ama yine Saray Sosyetesi’ne mensup bir damadın işbaşına getirildiği TÜİK, ‘Mayıs ayında gıda fiyatları artmadı!’ diyor. Çarşıda pazarda meyveye, sebzeye, ete ne ödediğini bilen vatandaşımız da buna isyan ediyor. Millet son bir yılda kahvaltı sofrasında, demlediği çayın fiyatının yüzde 25, masaya koyduğu beyaz peynirin fiyatının yüzde 23, sahana kırdığı yumurtanın fiyatının yüzde 26, masaya getirdiği reçelin fiyatının yüzde 23 arttığını biliyor, yaşıyor. Elinde fiş var. Öğlen yemeği için bir makarna haşlamaya kalksa, makarnanın fiyatının son bir yılda yüzde 28 arttığını, bir de üstüne sarımsaklı bir yoğurt dökse, sarımsağın fiyatının bir yılda yüzde 110 arttığını, masaya bir kapta bulgur pilavı koysa, bulgurun fiyatının yüzde 30 arttığını biliyor. Bir de pilavın yanına etsiz bir kuru fasulye koyayım derse, kuru fasulyenin fiyatının yüzde 39 arttığını da görüyor. Para milletin cebinden çıkıyor ama TÜİK, ‘sen cebinden çıkan paraya bakma, benim dediğime bak son bir yılda gıda fiyatları öyle yüzde 20’ler, 25’ler değil sadece yüzde 12 arttı.’ diyor.” dedi.

İŞSİZLİKLE BİRLİKTE YOKSULLUK DALGASI DA GELİYOR

Yaptığı açıklamaları sürdüren Öztrak, “Diğer yandan ülkenin iş gücü de hızla eriyor. Şubat ayında 2 milyon yurttaşımız, işgücünün dışına çıktı. Yani ne iş arıyor, ne başka hiçbir şey yapmıyor, evde oturuyor. İnsanlarımızın iş bulma umudu kalmamış, artık iş bile aramıyorlar. Gerçek işsizlerimizin sayısı 9 milyonu aşmış. Önümüzdeki hafta Mart ayı işsizlik rakamları açıklanacak. Sayın Erinç Yeldan ve Ebru Voyvoda’nın son yaptığı çalışma da bundan önceki çalışmalarda olduğu gibi korkunç bir işsizlik dalgasının yaklaştığına işaret ediliyor. 2020’de işsizler ordumuza 6 milyonun üzerinde yurttaşımızın eklenebileceği hesaplanıyor. Böyle bir işsizlikle beraber tabi büyük bir yoksulluk dalgasının gelmesi de kaçınılmaz. Sorun çok ciddi. Ama Saray Sosyetesi’nin umurunda bile değil.” diye konuştu.

Editör : Tuğberk Erdem
1070 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu