Ucube Rejimin Faturası, Tüm Felaketlerden Daha Ağır
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK)
gündemine ilişkin basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Yardımcısı ve Parti
Sözcüsü Faik Öztrak, “Bugün toplantımızın gündeminde; devlet yönetiminde ağırlaşan
kriz, yaklaşan karakış, milletimizi ezen ekonomik buhran ve bu sorunları aşmak
içinde nelerin yapılması gerektiği vardı. ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir… Kime sorarsanız sonuç, bu, ‘cumhuriyet’ demektir. Doğan çocuğun
adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş… Varsın gelmesin.’ 29 Ekim 1923’te
Meclis’in en yaşlı üyesi Müderris Abdurrahman Şeref Bey tarafından adı konan
çocuğun 98’inci yaşını, geçtiğimiz hafta, büyük bir coşkuyla kutladık. Bugün de
saltanatın kaldırılmasının 99’uncu yıl dönümü… 29 Ekim’de, özellikle
çocuklarımızın ve gençlerimizin coşkusu, ülkemizin geleceğine olan inancımızı
daha da artırdı. Kuşkusuz çocuklarımız, gençlerimiz ecdadını tanıdıkça, daha
büyük işler yapmak için, gereken kudreti her zaman kendisinde bulacaktır. Bu
şanlı mirası bize emanet eden, Cumhuriyet’imizin kurucu babası, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk başta olmak üzere, Cumhuriyet uğruna mücadele eden, aklı hür,
vicdanı hür, irfanı hür tüm vatan evlatlarını, bu topraklar için kanlarını
döken, tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz.”
dedi.
ATA’MIZDAN
ESİRGENEN DUA, MİLLETİMİZDEN GELDİ
Öztrak, “Türkiye Cumhuriyeti masa başında kurulmamıştır,
sınırları cetvelle çizilmemiştir. Bu topraklar, ‘Kuvayı Milliyeciler için katli
vaciptir.’ diye fetva veren Saray Şeyhülislamı Dürrizade, Nemrut Mustafa Paşa,
Ahmet Anzavur, Ali Kemal gibi sayısız haine rağmen, emperyalistlerden
kurtarılmıştır. Bunların bir kısmı İngiliz zırhlılarıyla kaçmıştır. Ülkemizde
kalanların ise, Cumhuriyet ve Atatürk ile sıkıntıları devam etmektedir. Ya
milli gün ve bayramlarımızı anmazlar ya da milli günlerimizi Atatürk’süz
anarak, güya intikam peşinde koşarlar. Bunu kifayetsiz gafiller, fesli
meczuplar yapsa, ‘Delidir, ne yapsa yeridir.’ der, geçeriz. Ama bunları, bizzat
Atatürk’ün kurduğu kurumların başındakiler yaparsa, mazur göremeyiz. Bu yıl, 29
Ekim Cuma’ya denk geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı, Cuma hutbesinde
Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’ü yine anmadı. Gazi’nin ruhuna Cumhuriyet
Bayramı’nda, bir duayı çok gördü. Ama Diyanet İşleri Başkanı’nın esirgediği o
dualar, milletimizin dudaklarından sel oldu aktı.” diye konuştu.
29 EKİM’DE,
SKANDAL ÜSTÜNE SKANDAL
Açıklamasına devam eden Öztrak, “Bu yıl 29 Ekim
kutlamalarında yaşanan skandallar; bir değil, iki değil. Fox TV, Cumhuriyet
Gazetesi, ANKA Haber Ajansı muhabirlerinin, Anıtkabir’deki 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı törenlerini izlemeleri, Saray’ın memurları tarafından engellendi.
Basına sansür uygulandı. Erdoğan Şahsım Rejimi bu defa da basını, hem de
Anıtkabir’de, ‘senden-benden’ diye ayırdı. Bir başka skandal ise Atatürk’ün
manevi huzurunda yaşandı. Erdoğan Anıtkabir defterine, ‘Cumhuriyet’imizi,
dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri yapmak için, gece gündüz çalışıyoruz.
Cumhuriyet’imizi, 2023 hedefleriyle buluşturmakta kararlıyız.’ yazdı. Erdoğan
daha bundan 10 yıl önce, ‘Türkiye’yi, 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisi
arasına sokmayı’ vadetmişti. 2023 hedeflerinin başında bu geliyordu. Ama 2023’e
2 yıl kala, bırakın ülkemizi ilk 10 arasına sokmayı, en güçlü 20 ekonomi
liginden düşürdü. Ama sonra da Anıtkabir defterine utanmadan, sıkılmadan,
‘Cumhuriyet’imizi 2023 hedefleriyle buluşturacağını’ yazdı. Hadi millette
doğruları söylemiyorsunuz, bari Atatürk’ün manevi huzurunda, doğruları
söyleyin.” dedi.
UCUBE REJİMİN
FATURASI, TÜM FELAKETLERDEN DAHA AĞIR
Öztrak, “98 yıllık Cumhuriyet tarihimizde, dolar
cinsinden fert başına gelirin, 7 yıl üst üste düştüğü bir tane dönem var. O da
2014 ile 2020 arasındaki dönem. Yani Erdoğan Şahsım Rejimi’nin inşa edildiği ve
iş başı yaptığı dönem. Yine dolar cinsinden bu sefer toplam milli gelirimiz,
üst üste dört yıl daraldığı sadece iki tane dönem var. Birincisi 1944-1947
dönemi, yani İkinci Dünya Savaşı. İkincisi ise 2017 ile 2020 arasındaki dönem.
Yani Erdoğan Şahsım Rejimi’nin iş başı yaptığı dönem. Cumhuriyet’imizin
kurulduğu 1923’ten 2002’ye kadar geçen dönemde, yani bu ülkede AK Parti iş başı
yapana kadar, bu ülke 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’nı gördü, İkinci Dünya
Savaşı’nı, Sovyet tehdidini, Kore Savaşı’nı, 1970’lerdeki Petrol Krizleri’ni,
Kıbrıs Barış Harekâtını ve ardından gelen ambargoları, 1960 ve 1980 askeri
darbelerini, 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, 1999 Marmara Depremi’ni yaşadı.
Tüm bu kriz ve badirelerin, milli gelir cinsinden maliyetini hesapladığınızda
227 milyar dolar. Peki, 2014’ten 2020’ye kadar, yani bu ucube rejimin inşa ve
faaliyet döneminde, milli gelir kaybımız ne kadar? 241 milyar dolar. Rakamların
söylediğini tevil etmeye gerek yok: ‘Erdoğan Şahsım Rejimi’nin tek başına ülkemize
verdiği zarar, bugüne kadar yaşadığımız tüm felaket ve krizlerin toplamından
çok daha ağır.’ Bu hesaplara dayanak teşkil eden rakamlar da bize ait değil.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile TÜİK’in rakamları. Biz
boşuna, ‘Bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket, Erdoğan Şahsım Rejimi’dir.’
demiyoruz.” diye konuştu.
HER KAFADAN AYRI
SES ÇIKIYOR
Konuşmasına devam eden Öztrak, “Ucube Şahsım Rejimi’nde,
Türkiye her alanda geriye gitti. Hukukun üstünlüğünden demokrasinin kalitesine,
basın hürriyetinden yolsuzluklara kadar her alanda dibe çakıldık.
Kurumlarımızın içi boşaltıldı. Bu dönemde millete hesap vermemek kural oldu.
Kayınpeder-damat bir oldu, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar dolar
buharlaştı gitti. Millete hesap vermek yerine, hakikati gizlemeye uğraşıyorlar
şimdi. Ama ne demişler: ‘İyi bir hafızan yoksa söylediğin yalanı not et. Et ki
unutmayasın.’ Erdoğan ilkin çıktı, ‘Para, Merkez Bankası kasasında… Kaybolan
bir şey yok!’ dedi. Sonra çıktı, ‘Salgın bahanesiyle, finansal dalgalanma
yaratmak isteyenlere karşı kullandık.’ dedi. Bir başka AK Parti yetkilisi
çıktı, ‘Türkiye’nin 128 milyar dolar satılabilir döviz rezervi hiç olmadı.’
dedi. Merkez Bankası Başkanı çıktı, ‘Bir protokol dâhilinde, bu dövizleri
2017’den itibaren sattık.’ dedi. En son Hazine ve Maliye Bakanı çıktı, ‘Yöntemi
eleştirebilirsiniz. Ama kimseyi yolsuzlukla suçlayamazsınız.’ dedi. Ama
ardından da, ‘Bu şekilde döviz satışlarının, kendi döneminde durdurulduğunu’
söylemeyi de ihmal etmedi. Yani her
kafadan ayrı bir ses çıktı. Bazen de aynı kafadan birkaç ayrı ses çıktı.” dedi.
REZERVLERDE ERİME,
PANDEMİDEN ÖNCE BAŞLADI
Öztrak, “Geçtiğimiz hafta, AK Parti Grup Başkan Vekili
Mustafa Elitaş, bu defa, ‘128 milyar dolar, 2019 yılının başından, 2021’in ilk
yarısına kadar süreyle, dünyanın yaşadığı pandemi krizi çerçevesinde, ülkemizde
evlerine kapanan, işyerleri kapanan, faaliyetlerine devam etmeyen, işsiz kalan
işçilere destek olmak üzere, bu ülkenin insanlarının menfaatine harcanmıştır.’
dedi. Allah için büyük marifet bu kadar yalanı tek bir cümleye sığdırmak. Allah
için büyük marifet! Birincisi ülkemizde pandemi 2019’da başlamadı. Pandemi
Türkiye’ye 2020 Mart ayında ulaştı. Rezervler ne zaman satılmaya başlandı? Onu
da Merkez Bankası Başkanı söyledi, rezervler 2017’de satılmaya başlanmış. Yani,
rezervler pandemiden çok daha önce eritilmeye başlanmış.” diye konuştu.
128 MİLYAR DOLAR
KURBAN EDİLDİ
Benzer Haberler
- Vekil Yontar: “Tekirdağ, Yine CHP Belediyeciliği Dedi!”
- Erasmus Kapsamında Gönderilen 122 Bin 577 Euro Nerede?
- CHP Milletvekili Aygun: “Yerel Basının Nefesi Kesiliyor!”
- O Madde Metinden Çıkmadıkça, Tezkereye “Hayır” Denmeli!
- Tekli Öğretime Geçiş İçin, Tekirdağ’a 91 Okul Yapılması Gerekiyor!
- Öztrak; “Türkiye, Kızıl Karanlık Pazartesi’ye Uyanır!”
- Genel Başkan Ümit Özdağ, “Bakanlık” Pazarlığı Yapmadı!
- CHP Sözcüsü Öztrak: "Öz Yurdunda Garip, Öz Yurdunda Parya!"
- Öztrak; ‘Deepfake’ Kumpası’nı, İletişim Başkanlığı’na Bağladı!
- Özcan: “Çorlu’yu, Büyük Hedeflerine Kavuşturacağız!”