Bayram ziyareti için gittiğim Sakarya ve Düzce’de, otobüs durakları dâhil yaygın bir ilan gördüm:

“Arakan’daki kardeşlerimiz yardımını bekliyor.”

-Arakan neresi?

-Arakan’daki kardeşim kim?

-Niye yardım bekliyor?

-Bir muhtaca yardım edilmesi için Müslüman mı olması gerekiyor?

Bunları açıklayan yok, çünkü soran yok!

Myanmar, eski adı Burma (Birmanya) olan, Hindistan, Çin ve Tayland arasında kalan ve uzun yıllar cunta ile yönetilen bir ülkedir. Öğretisinde “öldürmek” olmayan Budistlerin ülkesinde cuntadan kaçan ve Müslüman olmayan 130 bin Myanmarlı, Tayland’da bulunan 10 mülteci kampında yaşıyor. Bunlar  yardım beklemiyor!!! Ama cunta sebebiyle yaşanan etnik bir kavga sonucunda 54’ü Müslüman 88 kişinin öldüğü Arakan (Rakhine) eyaleti yardıma muhtaç!!!

Gelelim ülkemize…

2012 yılında verdiğimiz asker şehit sayısı (8 Ağustos itibarıyla) 125! Yani Arakan’da ölenlerin iki katından fazla. Bu sayıya dâhil olmayan son şehitlerin evlerini gördük; daha öncekiler gibi asgari yaşam şartlarından uzak, sıvasız, perdesiz, camsız evler. Ayakkabısı yırtık, pantolonu eski anne ve babalar…

-Onlar yardıma muhtaç “Müslüman” kardeşimiz değil mi?

-En kıymetli varlığını bizim için feda etmedi mi?

-Yoksa Arakan’da mı ölmeleri gerekiyordu?

“Devlet onlara yardım eder” diyorsanız yanılıyorsunuz. Somali ya da Arakan’da yaşamadıkları için olsa gerek, er ve erbaşlara yalnızca bağışlarınızla yaşayan Mehmetçik Vakfı bakıyor. Bununla birlikte Mehmetçik Vakfı’na yapılan bağışın yalnızca yüzde 5’i vergiden düşelebiliyorken, Deniz Feneri ve benzeri örgütlere yapılan yardımların tamamı, vergiden düşülebiliyor. Ama işin rengi değişik tabi… Şimdi şehitlerimiz için para toplanırsa, onun çoğunu gerçekten muhtaç ailelere vermek gerekecek. Kanal’lara, partilere aktarma fırsatı eziyetli olacak.

Ama Myanmar için öyle mi?

-Aç bir kampanya, salya sümük ağlayan Türk çocuklarını gösteren bir resim koy.

-Kampanyaları, sorgulayabilecek halkın olduğu yerlerde değil de yönetimini ele geçirdiğin Anadolu il ve ilçelerinde yürüt.

-Topla paraları, paylaş, payına düşenle henüz işgal edilemeyen kıyılarda tatile git.

-Kim denetleyecek ne kadar dolandırdığını -pardon- yardım topladığını?

-Ne kadarının nereye gittiğini?

-Kime ne kadar verildiğini?

Biz gibi müşteri varken

“Din ticareti yaparak araklayanlara yeni tezgâh konusu çıktı para topluyorlar” deseler de duymamazlıktan gel! Nasıl olsa yardım izni verenlerle, araştırma yapacaklarla kol kolasın. Verenler vicdanlarını rahatlatırken sen de cebini rahatlat. Tezgâhı fark edip “Allah’tan korkmuyor musunuz?” diyenlere cevap verirken gülmemek için kendini tut. “Saflar olmazsa akıllılar nasıl geçinir” ilkesine sadık kal… Kolay gelsin “Müslüman” kardeşim!

Biz gibi müşteri varken sen daha çoook din ticareti yaparsın…