-Bak bir de diyorlardı ki bebek katili serbest bırakılacakmış. Adalet bakanı “Bunları diyenlere gülüp geçiyorum” demiş.

-Adalet Bakanı haklı Hasan Dayı…

-Yani sen de gülüyorsun.

-Evet, ama Bakan’ın güldüğü gibi gülüyorum, senin anladığın gibi değil.

-Nasıl yani?

-Ya Hasan Dayı… Hükümet bölücü örgütle masaya oturmuş ‘memleketin nelerini bölelim’ diye tartışıyor, ama muhatapları kodeste. Senaryoyu yazanlar bilmem kaçıncı bölümünde “Muhatabınız sizinle aynı şartlarda değil, özgürlüğü kısıtlı. Rahat düşünmesi ve barışması için en azından ev hapsine çıkarılmalı” sahnesini oynatacak. Hükümet de ‘tak-şak paşa’ usulü bunu oynayacak.

-Olur mu canım! Bir sürü vatan evladı bu vatanı sevdiği için Silivri’de çile doldururken, mümkün mü böyle bir şey?

-Daha bitmedi… Ondan sonraki bölümde yanlışlıkla bir “Cumhuriyet” Savcısı çıkıp dava açarsa senaryo bozulur diye, MİT Başkanı’na yaptıkları gibi kanun çıkarıp teröristbaşını korumaya alacaklar.

-Yok daha neler?

-Sonra da bu mücadeleye katılıp hayatını kaybedenlerin geride bıraktıklarına “Çocuklarınızı, babalarınızı, eşlerinizi kumarda kaybettik, kusura bakmayın! Ama onlar da diğer taraftan insan öldürmüşlerdi” diyecekler.

-???

-Adalet Bakanı da haklı olarak “Her şeyi gözlerine soka soka yapıyoruz, ama hala caninin serbest kalacağını anlamayanlar var hayret!” diyerek gülüp geçiyor.

-Bizimle alay ediyorlar diyorsun…

-Ne zaman etmediler ki Hasan Dayı? Cezaevlerindeki taciz davalarında ne yaptılar? Habur’da emre amade mahkeme kurulmadı mı? İmralı canisini “Akil Adam” yapmadılar mı? Silivri Cezaevi’ndekiler su bulamazken, bebek katiline bebekler gibi bakılmıyor mu?

-Madem bunları yapacaklar, bize niye sormuyorlar? Konu memleketin kaderini çizmekse, referandum yapsınlar.

-Şimdi de sen dalga geçiyorsun herhalde… Sen onlara, demokrasi tiyatrosu oynanırken yalnızca “Sandık Sahnesi”nde lazımsın Hasan Dayı. Tiyatronun geri kalan hiçbir sahnesinde rol alamazsın! Yalnızca seyredeceksin, hem de ses çıkartmadan…