Elif Soyseven - Korku Eşiği Aşıldı

Elif Soyseven

Korku Eşiği Aşıldı

Elif Soyseven

31 Mayıs 2013 gününden başlayan Gezi Parkı hareketi bugün 18’inci gününe girdi ve tüm yurda hatta Türkiye dışına yayılmaya devam ediyor. Pekiyi aslında ne oldu da bir avuç genç, ‘İstanbul’un orta yerindeki parkı yok edip kocaman bir kışla yapacağım’ inadına direnmeye başladı.

Hepimiz hafızamızı yoklayalım…

Daha birkaç hafta önce meclis kürsüsünden “2 ayyaşın yaptığı yasalar” diye kim ima edildi?

Devlet kurumlarından “T.C.” yazısı ve Atatürk posterleri kaldırıldı.

Devletin Bakanı; “Türk yoktur!” dedi.

Terör örgütüyle gizli görüşmeler yapıldı ve masaya oturulup el sıkıldı.

Suriye’deki mevcut yönetime karşı gelen binlerce militana, sınır kapıları açıldı.

Ardından Reyhanlı’da 54 kişi patlayan bombalarla hayatını kaybetti.

Bu ülkenin; Genelkurmay Başkanı, Gazetecileri, Milletvekilleri ve Bilim Adamları 5 yıldır, kaynağı bilinmeyen bir bavuldan çıkan sahte evraklarla Silivri zindanında hapsedildi.

Ülkenin farklı köşeleri tüm çevreyi yok eden HES’lere açıldı.

İstanbul’un hemen her yeri inşaat şirketlerine açılıp, milyar dolarlık dev beton bloklarla dolduruldu.

Kaç çocuk yapacağımız, ne zaman kürtaj olacağımız dikte edildi.

İçki içen her fert ‘ayyaş’ damgası yedi.

Kadıköy vapurunda, bankta yan yana duran kadın ve erkek kabul edilemez görüldü.

3’üncü köprüye, tarihe en büyük “Alevi Katliamı” yapan padişah olarak geçen Yavuz Sultan Selim’in adı verildi.

Çiftçiye, “Ananı da al git” denildi.

Kendi partisine oy vermeyenler, hor görüldü.

İnsanlara, ticaret yapabilmek için bir cemaate girme baskısı yapıldı. Bunu reddedenler, iflasla karşı karşıya geldi.

Gençlere, “Çapulcular” dendi.

“Taraf olan, bertaraf olur” dendi.

Şeker Portakalı adlı çocuk kitabı, Fareler ve İnsanlar, Yunus Emre sansürlendi.

Nutuk, suç delili olarak kabul edildi.

Sanatın, içine tükürüldü.

Telefonlar dinlendi, toplumda yaygın bir korku kültürü oluşturuldu.

Milli Bayram kutlamaları kaldırıldı.

Atatürk Anıtı’na çelenk koyanlara, ceza kesildi.

“Türk’üm” demek aşağılandı.

Şehitler, “Birkaç Mehmet öldü” diye nitelendirildi.

Kuvvetler ayrılığı, engel olarak görüldü.

Bunlar, bir çırpıda aklıma geliveren durumlar.

İşte şimdi “18 gündür Gezi Parkı’ndan yayılan protesto eylemleri neden oluyor?” diye soranlara, bu yapılanları yeniden düşünmelerini istiyorum.

Karşısındakini yok sayan,

Onun hayat görüşünü her durumda zem eden,

Demokrasiyi sadece sandık olarak görüp sınırsız yetki ve güçle kendini donatmaya çalışan bir düşüncenin iflas ettiğinin açık resmidir.

Yüzde 50 oy aldığını hemen her toplantıda söylemek ve bunu baskı aracı olarak görmek ki aslında 75 milyon nüfusta oy kullanabilen 55 milyon kişi var, baraja giremeyen partilerin oylarını da hesap edince oy aranı 21 milyon demektir. 75 milyonda 21 milyon oy demektir.

Şimdi lütfen şapkanızı önünüze alın ve düşünün, bu yazdıklarımı siz içinize sindirdiniz mi?

Yoksa bir korkak gibi düşüncelerinizi ifade etmekten korktunuz mu, hala korkuyor musunuz?

Ticaret yapabilmek için cemaatlerin elinize tutuşturduğu risaleleri aldınız, onların derneklerine yardım ettiniz mi?

Onların arasındayken “Benim dedem, babam da hacıdır. Beş vakit namaz kılar” demek zorunda kaldınız mı?

İçki içtiğinizi sakladınız mı?

Atatürk’e hakaret ederlerken sessizliğe gömüldünüz mü?

29 Ekim kutlamaları yasaklanırken “Neler oluyor?” diye haykırabildiniz mi?

Karınızla, iş arkadaşınızla telefonla konuşurken dinleniyorum korkusu yaşadınız mı?

İşte o parktaki çocuklar artık bunların hiçbirinden korkmuyor, onlar korku eşiğini çoktan aştı.

Sizin de haklarınızı korumak için o koca ağaçlara sıkı sıkı sarılıyor, çıkın artık saklandığınız yerlerden!


Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter!

                                                                                                               Nelson Mandela

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu