And Olsun Ki…
Nijat Ayvaz
23 Nisan 1933 yılında Dr. Reşit Galip’in
yazdığı “Öğrenci Andı” o gün bugündür Türk öğrencilerine okullarda okutulurdu.
Andımız, soğuk
savaş günlerini hatırlattığı için hükümet tarafından kaldırıldı.
(Aynı hükümet, son bir yıldır dost ve komşumuz
Suriye için savaş naraları atmaktadır oysa.)
Andımızı kaldıranlar da okudular yıllarca
bunu.
İçlerindeki “Ata nefreti” belki de andımızda anlatılanları anlamalarını
engelledi.
Ana babaları, onları geçmişin nefretleri ile
büyüttüler belki de bu ant içmiş ama büyüyünce inkâr etmiş o günün çocuklarını.
İlkokula atılan ilk adımım ne zorlu
olduğundan haberdar bile değildi bugün andımızı kaldıranlar. Kısaca anlatayım.
Ürkek ürkek yerimde ağlak halimle ‘annemi
isterim’ feryatlarım yankılanıyordu sınıfta.
Ağlayarak başladım okula…
İlk bir hafta, hayatımın en zorlu bir
haftasıydı şimdilerde hatırlamadığım.
İlk kalemi tutup, fişlerden tekrarladığım
okuma çalışmalarımın zorluklarından bahsetmiyorum bile.
Hele de düz çizgi çizebilmek, meğer ne
zormuş.
O günlerde anlamlandıramadığım bir tekrar,
her gün okul öncesi okunur dururdu.
Üst sınıflardan bir öğrenci yüksekçe bir yere
çıkar:
Türk’üm,
doğruyum, çalışkanım…
Çocuk halimle anlamakta zorlandığım bir metin
tekrar tekrar okutuluyordu.
İlk kez o metinden öğrendim Türk olduğumu.
Doğru olmam gerektiğini, çok çalışmam
gerektiğini.
Yasam;
küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm;
yükselmek, ileriye gitmektir.
Küçüktüm korunmalıydım, büyüklerime saygı
göstermeliydim. Milletimi her şeyin ötesinde sevmeliydim. İlk kez Türk olmakla
tanışıp, Türk’e ait geleneksel hasletlerle bu cümlelerin ardında tanışıyordum.
Daima gelişmeye ileriye hedef belirlemeliymişim bunu gördüm.
Ey
Büyük Atatürk!
Atatürk ülkemin kurucusu ve milletime Türk
kimliğini aşılayan kişiymiş onu da bu metinden öğrendim.
Açtığın
yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne demekti ant içmek. Çocuk aklımla o ilk
duyduğumda bildiğim tek şey su içmekti. Ant içmek, su içmek gibi bir şey
olabilir miydi? Sonradan öğrendim ant içmenin; Türk genci olarak belirlenen
hedefe ve daima ileriye yürümeye Namus ve Şeref üzerine verilen bir yemin
olduğunu.
Varlığım,
Türk varlığına armağan olsun.
Türk olmak ve verilen andın var olan her
şeyimle milletime armağan olmaya yemin etmek ne kutsal bir metinmiş, geçen
yılların ardından öğrendim.
Ve son nefesime kadar söylemekten gurur
duyduğum ve hep duyacağım:
Ne
mutlu Türküm diyene!!!
Demekten bir kez olsun Allah ayırmasın beni.
İlkokulda içtiğim Türk olmak, doğru olmak
andımı, 45 yaşımda bugün yeniden içtim…
Kaldırılsa da çocukların hançerelerinden
“Andımız”, ruhlara işlenmiş Türk olmanın gururu ve onurunu kimseler silemez.
Atam bir kez bir kez daha rahmetle anıyorum
seni.
Sen rahat uyu…
Cumhuriyetin bekçisiyiz.
HENÜZ
ÖLMEDİK…
Nijat Ayvaz Köşe Yazıları
- “O Ses”Ten Aranan “O Ses” Çıkar Mı?
- “Avrobeskçi” Can Bonomo Ile Ne Alırız?
- Muck (Müzik Umutları, Cesaretleri Kanatlarıydı)
- Mimik Nakliyle Kahkaha Atmak
- Çanakkale'ye, Adım Adım Yürümek...
- Dış Politikada Yaşanan Akıl Tutulması Ve Suriye
- Kanserin Pençesindeki Türk Halkı
- Sarkozy Gitti, Darısı Merkel'in Başına
- Telafisi İmkânsız Zamanları Boşa Harcamak
- Alkış Sorumluluk Getirir
- Ozan'lar Okusun
- Mutlu Musun?
- Şaman
- 30 Ağustos'tan Bir Gün Önce Doğmak
- Merkez İlçe İsmine İtiraz
- Esat'a Reset Atamamak
- İlkelerin Olacak Arkadaş!
- Monokromatik Yalnızlık
- Adam Olacak Çocuk
- Gravdan Tarihçiler Devri
- Ekmek Kokusu
- İyi Çingeneler, Kötü Çingeneler
- Basın Kardeşliği Gerçekleşebilir Miymiş?
- Kemik Hırsızları
- Neden Türkiyeli Denmez!
- Başarı, Sıradan Bir Ödüldür Aslında
- Rakı Tekirdağ'dır, Tekirdağ Da Rakı…
- Öfkelenin!
- Bebek Katili Apo'ya Nobel Barış Ödülü Yolu Açıldı
- Yaşananları Doğru Okumak!
- Anlat Kızım Marika
- Kastro İçin Neyi Bekliyoruz?
- “Basına Yasaktır Gardaşım, Giremezsin!”
- Tesadüfen