Murat Sevgi - Tarımsal Strateji

Murat Sevgi

Tarımsal Strateji

Murat Sevgi

Ekonominin hormonlu büyümesi, kontrolsüz paranın ülkemize ‘sıcak para’ adı altında gelmesine sebep oluyor. Ya da tam tersi: Ülkemize giren sıcak para, ekonomide hızlı bir büyüme görüntüsünü ortaya çıkarıyor. Her iki söylem de yanlış değil. Ama gelen paranın kaynağına ve ne amaçla geldiğine dikkat etmek gerekir. Bunu herkes kabul edecektir ki: “Hareket halindeki paranın hedeflerinin arasında birinci sırada; para kazanma isteği vardır.” Mümkünse çok para kazanma. Bu, “para getiricileri” çantalarında taşıdıkları bol sıfırlı paraları PLANLI bir şekilde harcayamadıkları için KENDİLERİNCE en kârlı gördükleri alanlara aktarıyorlar.

Söz konusu ‘kârlı’ alanlardan birisi de hayvancılık:

İLK AŞAMA yıllar önce başladı: Et piyasasında son yıllarda iyice ortaya çıkan maliyet-fiyat dengesizliği besicilerin ellerinde bulunan hayvanların değerinin çok altında fiyatlardan satılmasına neden oldu. İKİNCİ AŞAMAda et üretimi azalma gösterince fiyatlar bir miktar arttı. Ama bu fiyat artışı “değerini bulma” anlamına gelen küçük bir artıştı. Spekülatörler, et fiyatında arz-talep dengesinin sonucu olarak oluşan fiyat artışını körüklediler. ÜÇÜNCÜ AŞAMAda oluşan aşırı fiyat artışına direnemeyen besiciler ellerindeki damızlıkları ve süt sığırlarını da mezbahaya gönderdi.

Spekülasyondan nema elde etme peşinde, sektörle hiç ilgisi olmayan, ellerinde ‘sıcak para’ bulunan sözde yatırımcılar için çok ‘BEREKETLİ’ bir ortam ortaya çıktı!

Türkiye tarihinde bugüne kadar hiç yaşanmamış bir durum gerçekleşti:

Kurban Bayramında, vatandaşların dini vecibelerini yerine getirmek için kesecekleri hayvanları -BİLE- İTHAL ETMEK zorunda kaldık. Bu ithalat, hayvancılık konusundaki ithalat politikalarının yeniden şekillenmesi için bir milat oldu. Ardından FIRSATI gören birçok UYANIK GİRİŞİMCİ iştahlı gözlerle Trakya’da olup bitenleri seyretmeye koyuldular... Bizler ‘seyretmeye’ desek de; atı alanın Üsküdar’ı geçtiği bu günlerde ortaya çıkmaya başladı. Trakya’nın ovaları, İTHALAT FURYASINA kapılan girişimcilerin ÇİFTLİK PROJELERİ için parselleniyor. Bu ÇİFTLİK PROJELERİ öylesine kontrolsüz bir şekilde çoğalıyor ki; her biri “Türkiye’nin et tüketiminin yüzde bilmem kaçını karşılamayı planlıyor” !!!

Trakya, ithal büyükbaş hayvanların etleri için; iç pazara sunulma ve bu süreç sırasında belirli süreler ile bekletme besiciliği merkezi olarak planlanıyor. ‘Bekletme besiciliği’ tanımını ben yaptım. Çünkü gerçek anlamda bir besicilik işletmesinde olması gerekenler ile bu projelerde olacaklar örtüşmüyor. Bizler, söz konusu projeler ile Trakya’da BESİCİLİK İŞLETMESİNDEN çok; KESİCİLİK İŞLETMESİ ile karşılaşacağız.

* * *

Bu projeleri girişimcilere kakalayan İŞ GELİŞTİRME UZMANLARININ, projeleri gerçekleştirecek GİRİŞİMCİLERİN ve en önemlisi de bu girişimcilerin projeleri gerçekleştirmesi için gerekli SICAK PARAYI elinde tutan PARA BARONLARININ şunu bilmesinde yarar var:

1-Böylesine büyük çapta girişimleri yapacak olanlar, projelerini planlarken multidisipliner (birden fazla iş kolu, sektör ya da piyasa açısından) işletmelerinin analizini yapsınlar…

2-Bir sektörde, ARZ (üretim/piyasaya sunulanlar) üzerinde bu boyutta, büyük değişiklik yapma girişimde bulunan bir erk, mutlaka POTANSİYEL TALEP (tüketim) konusunda da analiz yapılmalıdır.

3-Türkiye’nin zenginleştiği bir dönemde, -her nasıl oluyorsa yoksulluk sınırındakiler çoğunluk olmaya doğru giderken- et üretiminin; ‘halkın alım gücü ile ilişkili bir tüketim patlaması’ yapamayacağı ortadadır.

İthalat girişimleri, Güney yarımkürede de sorunlara sebep oldu. Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkeler Türkiye’nin Kurban Bayramı öncesi yaptığı ithal büyükbaş patlaması benzeri YÜKLÜ ALIMLAR ile pek karşılaşmış ülkeler değil. En son 1979 yılında ABD’nin büyükbaş hayvan alımı işinde bu tür bir kriz yaşanmış. ABD’nin ünlü toprak ağaları, meşhur PETROL KRİZİ sırasında sığırlarına da zam yapınca ABD Hükümeti ithal hayvana izin vermiş. Bu dönemde milyonlarca Angus, Teksas ovalarına salınmış. Toprak ağalarının süngüsü düşmüş. Et fiyatları yerinde kalmış! Sonraki 10 yılda Hem ABD’de hem de Avustralya’da besicilik planları alt-üst olmuş!

Öküzün altında ne aranır?

Konumuz, Trakya’yı: Ali Babanın Çiftliğine çevirmek isteyenler... Yalnız, bu hikâyede Ali Babalar karışmış. Bizim hikâyemiz; senaryosunda kırk haramilerin de rol aldığı başka bir ‘Ali Baba’ hikâyesine dönüşmüş. Durumu fark eden Ali Baba filmin çekimlerine gelmemiş. Ama haramiler her yerde. Trakya ‘Çiftlik Cenneti’ olma yolunda!

Sözde girişimcilerin, ithal hayvan getirip iç piyasada satmak için niyetlendiği bu işletmeler aslında birer DEPO İŞLEVİ görecekse neye yarar?!

İthalatın salt kâr amacı ile birkaç para baronu tarafından paylaşılmasından başka NE FAYDASI VAR?! Bunlar, salt ticari kaygılar ile, kendi insanını bile hasat edilmesi gereken bir tarla gibi gören zihniyetin tehlikeli planlarıdır. Bu planlar, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, denge ve eşitlik gibi toplumsal faydalara hizmet etmekten uzak kafaların eseridir. Toplumsal değerler, yerini: ‘Paracı’, çıkarcı ve maddi karşılıklarla hesap edilebilen ilişkiler üzerine kurulu bir sisteme bırakmıştır.

Bu çiftliklerde gerçekten hayvancılık mı yapılacak?

Yoksa işlevleri birer canlı hayvan antreposu olmaktan mı ibaret?

Sorular çok da, bu sorulara verilecek cevaplar ne kadar gelecek planlarını yansıtıyor?

Ekonominin oynak zemininde yüksek getirili alanları gösteren ibre başka yerlere döndüğünde, sıcak para kesildiğinde, ortaya çıkan bu işletmeler kendi işlevlerini SÜRDÜREBİLECEKLER Mİ?

Yapılan yatırımlar ne derece ULUSAL TARIM STRATEJİSİ ile örtüşüyor?

TARIM STRATEJİSİ ve ULUSAL TARIM VİZYON PLANINDA bu yapılaşmalar öngörülmüş müydü? Yoksa gerçekten; de IŞIĞI GÖREN KOŞUYOR mu?

Dahası bu işletmelerin yatırımcıları işletmeleri projelendirirken ROI (Yatırımın Geri Dönüşü) Analizlerini yaptılar mı? (Merak eden: Google’da “Roi’nin hesaplanması” yazsın.)

Ayrıca işletme bazında değil ama Trakya’da büyükbaş besiciliği yada ithalatı ile ilgili, sektörel bazda, herhangi bir SWOT (Avantajlar, Riskler İyi ve Kötü yanlar) Analizi yapıldı mı?

Bu analizler yapıldı ise mevcut doneler ne derece sağlıklı? (Bu konuda daha da iç karartmamak için bu kadarı ile yetiniyorum.)

Besicilik değil kesicilik:

Mesele ciddi dedik. Sormaya devam edelim:

1-Ortaya çıkan işletmeler klasik besicilik işletmesinin nosyonunu yüklenmeyecek, sadece ithal edilecek hayvanların kesime kadar tutulduğu birer DEPO İŞLEVİ göreceklerse BESİCİLİK ADINA BİR DEĞERLERİ VAR MIDIR?

2-Büyük ölçekli çiftliklerde çok büyük kapasitelerde, ENDÜSTRİYEL METOTLAR ile yapılacak üretimin istihdam açısından GİRİŞİMCİYE sağlayacağı avantajlar, büyük bir bölümü işsiz olan toplumumuz göz önüne alındığında DEZAVANTAJ DEĞİL MİDİR?

3-Canı bu gün hayvancılık yapmak istedi diye birkaç milyon dolarını HAYVAN İTHALATINA yatıran SÖZDE GİRİŞİMCİLER, hayvancılık piyasasında dengeleri koruyan kurumlar olmadığı için BAŞIBOŞ kalmıştır. Dengeler, birkaç tüccarın keyfine bırakılamaz! Piyasa dengeleri; ANCAK, devlet yada üretici birlikleri tarafından korunabilir.

4-Dengeler tepetakla edilmiştir! Bu durumda ortaya çıkmaya hazırlanan ithal üreticiler, iç piyasada mevcut üreticilerin pazar paylarının üzerine oturmak zorundadır.

5-Büyük çaplı üretimin maliyetler üzerinde sağladığı sadece MATEMATİKSEL FAYDA değil midir? Orta ve uzun vadede verdiği SOSYAL ZARAR tüm sektörlerde görülen bir gerçek değim midir?

6-Büyük çaplı üretimin belirli bölgelerde yoğunlaştırılması -O BÖLGE HARİÇ- çevresel avantajlar sağlar ama o bölge insanının HAKLARI YOK MU SAYILMALI? (Bunu; Tekstil sektörü için; Gebze, Dilovası, İzmit Körfezi, Çerkezköy, Çorlu ve Ergene Nehrinin yolu boyunca kirlettiği bölgelerde görebiliriz.)

* * *

Girişimciler açısından, ‘fırsat’ olarak görülüp, Trakya’nın her yerine birbiri ardına açılmaya başlayan çiftliklerin kapasiteleri ürkütücü boyutlarda. İnsanın, bir an: “Tarımda büyük bir devrim oldu! Artık dünyanın yeni Hollanda’sı biz olacağız!” Diyesi geliyor. Ama durum böyle değil. Bu işletmelerin tümünün hedefinde yükselen et fiyatları ile iştah kabartan et sektörü var. Sektörün hacmi ile çoğu birbirinden habersiz girişimciler tarafından PLANSIZ, PROJESİZ, İYİ ANALİZ EDİLMEDEN kurulan, girişilen işletmeleri kötü bir sürpriz bekliyor olabilir: Borsacılar buna; “Pazar daralması” diyor. Ama bir mesele daha var! O da: Vatandaşın alım gücünün daralması. Bir diğer sorun da; alım gücü olsa bile, ithal hayvanlara karşı vatandaşta -haklı sebeple- oluşan duyarlılık.

Trakya’nın ŞAPTAN ARINMIŞLIĞI özelliğini öne sürerek kurulan, ‘kapalı-pazar hinterlandı’ oluşturma girişimleri yaşananlara rağmen devam eder.  Saray’ın Göçerler köyünde, 4 çiftçi ailesinin ahırlarında, toplam 100 civarında sığırın çiftçilerin ellerinden alınması ile ARINMIŞ BÖLGE tanımı arasında nasıl bir ilişki olduğunu araştırmakta fayda var! Dikkat edin de birileri, bir anda şapa oturmasın. Üzülür müyüm? Zerre kadar üzülmem! Çünkü ülke ekonomisine hiçbir faydası olmayan bir girişimdi…

Bekleyin, yazı; İBDÜ (İşçi Başına Düşen Üretim) konusu ile devam edecek.

Hep sevgi ile kalın…

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu