2011’in yıllık enflasyonu açıklandı: “Tüketici fiyatlarında (TÜFE): %  10,45, Üretici fiyatlarında (ÜFE): % 13,33”

Enflasyon, bildiğiniz gibi, fiyatların devamlı olarak yükselmesi nedeniyle paranın sürekli olarak değer kaybetmesidir (yani vatandaşların satın alma gücünü yitirmesi).

Bazı münafıklar, enflasyonu düşük çıksın diye günlük hayatta kullanmadığımız uyduruk ürünlerin fiyatlarını takip ettiğimizi iddia ediyormuş. Neymiş efendim? Bu hile-i şeriye sayesinde enflasyon gerçeği yansıtmıyormuş, alım gücünün düştüğü saklanıyormuş. Muş, muş…

Hepsi uydurma sevgili vatandaşlarım. Bakın biz bu ürünleri neden seçtik?

Hortum; Gözaltına aldığımız ve sebepsiz yere yatırdığımız 122 bin 404 muhalifin her birine bir suçu kabul ettirmek için sabah akşam hortum kullanmak zorunda kalıyoruz.

Musluk; Bunları ıslatmak için muslukları dakika başı açıp kapatıyoruz. Tabi musluklar yalama oluyor, hadi musluk değiştir.

Kilit; O kadar insan, tıktığımız yerden çıkamasınlar diye kapılara kilit üstüne kilit vuruyoruz.

Dikenli Tel; Hapishanelerin etrafını çiçeklerle çevirmiyoruz herhalde.

Böcek İlacı; İçeri tıktıktan sonra dışarı canlı çıkmasını istemediklerimizin yemeklerine azar azar bundan koymak zorunda kalıyoruz.

Mürekkep; Bu kadar muhalife uydurduğumuz senaryoları yazmaya mürekkep mi yeter?

CD-Kaset; Eee, takdir edersiniz ki 74 milyonun sesini ve görüntüsünü kaydetmek kolay bir şey değil, bir de bunları servis etmek için kopyala, arşivle bir sürü iş.

Cam, Serum, Enjektör, Yara Bandı; Bazen vatandaşlar kontrolden çıkabiliyor, camı çerçeveyi indiriyor biz de onlara müdahale ederken elimizi ayarlayamıyoruz sonuçta, serum yara bandı, enjektör ihtiyacı tavan yapıyor.

Çuval; Amerikalılardan öğrendiğimiz çuval geçirme olayını TSK’nın bütün personeline uygulamak için stok yaptık, malum TSK’da epey kalabalık.

Dinamit, Barut; Ergenekon diye bir terör örgütü uydurmak için toprağa gömdüğümüz dinamitlerin ve barutun haddi hesabı yok.

Elektrik Sayacı; Yalnız Ankara halkına itelediğimiz -pardon- verdiğimiz elektrik sayacının miktarını ben bile bilmiyorum.

Yapıştırıcılar; Oturduğumuz koltuklardan kalkmamak için yapıştırıcıları tankerlerle taşımaya başladık artık.

Ruj, Oje; Şimdi diyeceksiniz bir kadın kaç ruj, kaç oje kullanır ki? Ama kişi başı 4 kadın olduğunu ve malzemelerin Fransa’dan uçakla getirildiğini unutmayın.

İspirto; Vatandaş her gün neşeden (1) içmek istiyor ama rakı zamlandıkça ispirtoyu tercih etmek zorunda kalıyor.

Ahtapot (Kalamar), Karides, Balık Yumurtası (Havyar): Memleket için o kadar çalışınca, akşamları iştahımız açılıyor biraz yiyoruz.

Yaş Pasta; Tabi bizim de ekmek bulamadığımız zamanlar oluyor, aç kalmamak için mecburen yaş pasta yiyoruz. Eee akraba taallukat da var biliyorsunuz.

Hamam Ücreti; İki çıplak bir hamam yaraşırsa çamaşırsız bıraktığımız 17 milyon için gerekli hamamı siz hesap edin artık

Çiklet; Hayatını vesikalı olarak kazananların sayısını oldukça artırdık, hepsine aksesuar olarak sakız lazım tabi.

Çalı Süpürge, Gündelikçi Kadın Ücreti: Milli geliri artırdık ya şımaran kadınlar temizlikten vazgeçti. Tutuyorlar gündelikçi, veriyorlar doğal süpürgeyi ellerine…

Flüt; Önce kavalı seçelim dedik ama, çok belli olur vatandaş alınır diye flüte çevirdik.

Ampül; Yuh yani buna da mı açıklama bekliyorsunuz?

Soba Borusu; Sabahtan beri ne anlatıyoruz, boru mu bu?

Haksız mıyız? Hepsi vatandaşın günlük hayatının bir parçası değil mi?

Ne yani,  değerlendirme sepetine; peynir, zeytin, çay, şeker, yumurta gibi lüzumsuz (!) malzemeleri alıp da 2005-2011 yılları arasında;

Kavalı, pardon flütü niye sepete aldık zannediyorsunuz?