Ke[N]Dimi Arıyorum: ‘Meşgul'müşüm!
Murat Sevgi
Televizyon kanallarının kültür dolu
programları arasında tercih yapamamanın bunalımı ile zaplamanın manyakça bir
seviyesine çıkmama az kala; ilk defa gördüğüm bir kanalda kediler ile ilgili
bir programa takıldım. Programda; genç bir kız, masanın üzerinde duran bir kedi
ve hemen karşısında küçük bir yazı tahtası var. Bu sahnenin yüzlerce kişinin
izlediği bir salonda olduğunu belirtmeme gerek var mı?
Genç kız, elindeki tebeşirle tahtaya
matematik soruları yazıyor, kedi de, miyavlayarak o sorunun cevabını veriyor
ama sorular öyle basit değil. Ben (2+2) ya da (4X3) gibi basit sorulardan söz
etmiyorum. Mesela; biri üç basamaklı, diğeri dört basamaklı iki sayının çarpımını
soruyor… Olayın özü şu: Kedi soruları çözüyor ve balığı kapıyor!
Genç kız ile kedinin iletişimi çok başarılı.
Sayıları Mors alfabesi gibi kodlayarak aktaran kedinin de hesap işinde
zorlandığı söylenemez. İnsanlar da bazı hayvanlar gibi konuşabilirler. Bu
konuşma gücü yakın çevreleri ile iletişmeleri için yeterlidir ama insan, daha
ötesini de ister. İşte bu sebeple yazıyı bulmuştur. İletişim meselesi, uzun
zamandır zihnimi tırmalayan konulardan biridir. Okumaya başlayan her insanda,
belli bir yaşta, tek yönlü bir iletişim başlar. İnsanoğlunun doymak bilmez
iletişme arzusu o kadar artmıştır ki ürettiği bütün teknolojileri iletişimde
yararlanmak için sömürür.
Astronotlar (ve kozmonotlar) sadece keşfetme
derdine uzayla dünya arasında mekik dokurken aslında insanın tek derdi; daha
iyi iletişmek için uzaya uydu yerleştirme imkânı yaratacak alt yapılar
geliştirmektir. Bu ana amacı kamufle etmek için başka işler öne çıkarılır.
Zavallı astronotlar, uzaydan taş toprak toplamakla uğraşır durur. (Gerçekte; o
taşları bile ellerinde tutabilecek kabiliyetlerinin olmadığını görüyoruz. NASA
getirdiği ay taşlarını kaybetmiş…)
Sözün özü, insan, astronomiden fiziğe, tıptan
kimyaya, elektronikten nükleere elindeki tüm bilimsel imkânları iletişim
araçları için sömürür.
İletişmek:(kelimeyi bu şekilde kullanmak -bence- daha güvenli)
İletişmenin, insanı tatmin edici ya da bir
tür rahatlatıcı etkisi vardır! İletişim; kişiliği, ego ile libidonun aralarında
oynanan pingpong maçındaki küçük beyaz topun yerine koyan faullü hallerden
biridir.
İletişmek, tıpkı; yemek yerken, sevişirken,
kavga ederken, olduğu gibi hayvanca; tasarlarken ve öldürürken olduğu gibi
insanca haz veren duygulardan biridir. Bu duyguları yaşamanın hazzından kendini
alamayan insan, her biri için yapay yöntemler üretmiş.
İşte insanı, amaçsızlaştıran, doymak bilmez
hırsını köpükten kalelere yönlendirip, ateşini söndüren bir yapaylık süreci
ortaya çıkmış. Bu yapay süreçler, aslında insanın zarar verici yönlerinin de
etkisi azaltan ve böylece toplamda fayda sağladığından söz edilebilecek
süreçler…
Ama bu şekilde düşünmek bile “insan karşıtı”
bir ideolojinin sempatizanı haline gelmenin göstergeleri olabilir. Yani, zarar
vermesin diye vahşi bir hayvanı, boş bir odaya kapatıp ömrünün sonuna kadar
beslemekten farksız.
Bu yapaylıklar arasında en tehlikelisi
iletişmektir! Çocukluğundan beri elinden cep telefonu eksilmeyen insan bu
sayede çevresindeki birçok şeyi fark edemez. Haince bir bakış açısı ile
gözlemlendiğinde bu farkında olamama durumunun iyi yönlerinden de söz
edilebilir.
* * *
İletişmek için iletecek bir şeylere ihtiyacı
olan insan bu kadar iletilebilir veriyi nereden bulur? Fikren, zihnen ve akıl
olarak; çoğu kifayetsiz, idrak yoksunu… Yani algılayabilmesi özürlü bireylere
dönüşmüş ortalarda dolanan kemik ve et yığınından başka bir şey olmayan bireyler
neyi iletebilir ki?
İletişmek için en az iki taraf gerekir, ileti
gerekir, iletişim aracı gerekir. ‘İki’ tarafı bulmak kolay! (7 milyar insan
var) Doğal olarak; iletişim aracını da kolay! (7 milyar ağız, 14 milyar kulak
var) Ama ne ileteceksin?
Sözü
uzatmadan sadede gelelim:
21’inci yüzyılın 12’nci yılında Türkiye;
1-Dünyanın en çok internet iletişimi yapan
ülkesi olmuş.
2-En çok cep telefonu iletişimi yapan ülkesi
olmuş.
3-En çok e-posta iletişimi yapan ülkesi
olmuş!
4-En çok kısa mesaj atan ülkesi olmuş.
* * *
Dünyada iletişim adına teknolojik yöntemlerin
tümünde, “tüketici olarak”; ya birinci ya da ilk üçe giriyor! Türkiye’nin dünya
nüfusunun %1’i olarak, toprak alanının %1’i olarak; bilim, teknoloji, endüstri,
ekonomi, sanat, edebiyat, kültür alanında ne kadar çok üretimi var ki?!
Öyleyse, bunca insanımız; sabahtan akşama, akşamdan sabaha, durmadan,
yorulmadan birbirine “NE” iletiyor?
Bir “üretim” var mı? Yoksa…
Herhalde telefonda, internette onca içerik
‘salak-saçma’ ifadelerden oluşmuyor! Biri bunu bana anlatsın!
Cep
telefonu operatörleri abone sayılarını açıklıyor!:
Alt alta yazıp topluyorsunuz: Ortaya, 70
milyonluk Türkiye’de ülke nüfusunun üzerinde telefon hattı olduğu çıkıyor!
Yoksa vatandaşlar hem KENDİLERİ hem de KEDİLERİNE mi telefon alıyor!
E, böyle ‘zeki’ kediler de ‘telefonu’ hak
ediyor ama… Değil mi?
Hep sevgi ile kalın…
(Bitmedi! Bu severlik, yazı şiir ile devam
ediyor…)
* * *
Kendimi
Arıyorum:
Çevirme yok, basıyorum.
Önce birkaç numaraya,
Sonra da “ara” ya…
Baz istasyonlar devrede!
Ne data sentır kalıyor,
Ne de santraller!
Hatta, uyduları bile,
Ben isteyince,
Hem de ellerim ‘cebimde’
Didik-didik ettiriyorum.
Dört bir yanda arıyorlar:
“Beni”
Dünyanın altını üstüne getiriyorlar,
Bir saniyenin altında…
Ve ‘beni’; benim için,
Bulmaya çalışıyorlar.
Sonunda; buluyorlar.
Ama!
Onlara, kötü haberi vermek düşüyor:
Ben, ‘meşgul’müşüm!
Onca teknolojisi âlemin,
Altını üstüne getirebilse de âlemin,
Beni, kendime getiremiyor!
Ve hâlâ arıyorum, kendimi.
Bulamıyorum.
Bulan varsa bir zahmet;
Linkini göndersin…
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Endüstriyel D'evrim
- Göç'en İnsan' Halimiz
- Astronot Da Olur Musun?
- Bir Din Olarak Paraperestlik
- Tarımsal Strateji
- Gdo (Gündemi Değiştirme Operasyonu)
- Kültür, ‘Üretmek' Demektir!
- Vatanın Kalbinin Attığı Yer
- Çorlulular, Kürecik'i İyi Bilir
- Egemenlikten Kurtuluyoruz
- Ekoloji Mi, Ekonomi Mi?
- Neyi Bekliyoruz?!
- Eşelon Ve Promis
- Öküzü Kim Çaldı?!
- Teknoloji Çağının Efsaneleri
- Öyle Veliye, Böyle Öğrenci!
- Nükleer Kobay
- Enerji Sorunları Ve Büyük İhanet
- Kahraman Ordumuza
- Enerji Verimliliği Semineri
- Kumdan Kale
- Kumdan Kale-2
- Facia Senaryosu
- Balık Kafası!
- Sosa Bulanmış Çöplük
- Uyutulan Toplum...
- Hayat Dersleri
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Genetiği Değiştirilmiş Olaylar
- 31 Mart Ayaklanması-1
- 31 Mart Ayaklanması-2
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Çakallar Sofraya En Son Oturur
- Gemiler Yandı, Geri Dönüş Yok!
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Popüler Kültür
- Her Yıl Aynı Terane
- Kurban Toplumu!
- Sokak Kültürü
- Namuslu / Namussuz
- Kent Ve Sanayi
- Sevgiler Günü'nde Tektaş Alın!
- Baz İstasyonu!