Hükümetimizin 3 günlük yas ilan ettiği zulüm ve kıyıma, dünya ise sadece haber niteliği taşıyan bir olay olarak bakıyor. Türkiye Cumhuriyeti dışındaki diğer ülkelerin yaşanan bu zulüm ve kıyım için herhangi bir davranışta bulunmamaları, tarih sayfalarında kara bir leke olarak kalacaktır.

Filistin’de ölen dindaşlarımıza her türlü desteği vererek dünyaya kafa tutan hükümetin, Kuzey Irak’ta öldürülen ve muhacir durumuna düşen soydaş ve dindaşlarımız için hiçbir şey yapmaması ise dikkatlerden kaçmıyor. Pardon, basın yasağı konulmasını bir an için unutmuşum.(!)

Tam da bu noktada, konan yasakla amaçlananın ne olduğunu biraz olsun sorgulayalım. Atlas of The Future dergisinde yayınlanan bir yazı, bakın konuya nasıl yaklaşıyor: “ABD’li bilim adamları, 50 yıl içerisinde Türkiye’de olası bir rejim değişikliğine karşılık Irak topraklarında bir tampon devlet oluşturma hedefini gerçekleştirmenin yollarını aramaktadır. İran ve Suriye gibi ülkelerin kontrolü altında bulunan Kürtler bu vasıtasıyla baskı altına alınabileceği gibi, olası bir rejim değişikliği karşısında Türkiye de aynı oyunla karşı karşıya bırakılabilecektir.”

Şimdi de; aynı düşünce sahiplerinden biri olan ve “Wilson İlkeleri”nin sahibi olarak tarihe geçen ABD Başkanı Wilson’un, 1’inci Dünya Savaşı’nda görevlendirdiği Albay House’n günlük notlarına bir göz atalım. Dönemin ABD Başkanı ile yaptığı görüşmeye istinaden Albay House’n 22 Nisan 1917 tarihinde kaydettiği notta; “Türkiye’yi galip devletler arasında paylaştırmamalı ve orada ırklara göre özerk yönetimler kurulmalı” tezi öne sürülmüş.

Peki, bizler bu oyunu oynayanların hangi tarafında yer aldık?

-IŞİD denilen terörist yapının hedefinde sadece Türkmen şehirleri varken, Irak ordusu mensubu askerlerin silahlarını bırakarak kaçması ile Bölgesel Kürt Yönetimi mensubu askerler acaba neden bu şehirleri savunmaya gitmiştir?

-Türkmen kardeşlerimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yerine neden sadece Kürt kardeşlerine sığınabilmişlerdir?

-Siyasi boşluktan yararlanarak bırakılan Türkmen şehirlerine yerleşecek olan Kürtler, fiilen bağımsız olan Kuzey Irak Kürt Devleti’ni resmen ilan ederlerse, büyük abi Türkiye Cumhuriyeti ne yapacaktır?

-Tüm bu yaşananlara rağmen ABD’nin Irak’ın kuzeyinde olan olaylara ses çıkarmaması, sizce tamamen bir tesadüf mü?

-Bütün bu olanlar, geçmişte bizim ülkemiz için yapılan planların doğruluğunu ve o planları yapanların hedeflerine ulaşmasını sağlamıyor mu?

Düşünün bir kere ve uyanın! Çünkü:

Aslanı, Kediye Boğdurtuyorlar...