Düşünce Ve İletişim
reklam
21 Aralık 2014
Düşünce Ve İletişim

Düşünce Ve İletişim

Ülkemizin gündemi, Formula-1 yarışları için dizayn edilen teknoloji ve tasarım harikası arabaların ulaştığı azami hız sınırından daha çabuk değişiyor.

Tam anlamıyla yaşanan bu baş döndürücü hıza bağlı olmasa da, yapılan değişiklikleri takip etmek ve hayatımız üzerinde yaratacağı etkileri çözümlemek, genelde atlanan bir husus olarak kalıyor.

Ağaç katliamına, her şekilde ve her şartta karşıyımdır. Bu durumun yapılması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için hayata geçirilmesi ne kadar zorunluluksa, konuya ilişkin olarak kamuya yapılacak doğru tanıtım ve doğru anlatım da o derece zorunluluk gerektirir. Bu duruma ne kadar karşıysam;

-82 yıl sonra “Osmanlıca” dersinin tekrar zorunlu olmasına,

-Turizm ve Otelcilik Meslek Okulları’nda “İçki İkram” dersinin kaldırılmasına da o denle karşıyım.

Milli Eğitim Şurası’nda konuşulan konuların neler olduğuna bir bakar mısınız! Bu konularla ilgili olarak yapılan düzenlemelerin, insanların yaşam tarzına yapılan açık bir müdahale olarak görüyorum. Oysaki sade bir vatandaş olarak; “İletişim” ve “Doğru Davranış Eğitimi” derslerinin müfredata konmasını, yabancı dil eğitimine ağırlık verilmesini, zorunlu eğitimin devletin sorumluluğunda olduğunun hatırlanmasını ve özel okullar için “Teşvik Parası” ödenmesinin doğru bir yaklaşım olmadığının konuşulmasını isterdim. Sonuçta, konuların geçtiği yer Milli Eğitim Şurası! Ama ne gezer…

Gariplikler silsilesi bu kadarla da kalmıyor!

Asgari ücretin yerlerde süründüğü bir dönemde, 3 bin 270 Türk Lirası karşılığında “Paralı Er” alınacağı konusunun konuşulmasının da abesle iştigal olduğunu düşünüyorum. 18 bin Türk Lirası’na paralı askerlik getir, elde ettiğin kazanımı 5,5 ayda paralı ere ver. Aradaki 6,5 aylık zaman farkını da bütçeden karşıla. Profesyonel ordu kurmak yerine, profesyonel mali danışmanlar ordusu kursak daha iyi olacak sanırım! Hem de daha ekonomik olur.

Yeni yapılan devlet sarayı için birilerinin kameralar karşısına çıkarak “Benim evim kadar bile şaşaalı değil!” demesini, geçim derdinde olan vatandaşın gözünün içine bakarak söylemesini de bir o kadar manidar buluyorum.

Peki, terör örgütü tarafından yapılan kimlik kontrollerine ne demeli! Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, hem de terör örgütü tarafından böyle birşeyin yapılabilmesi acizlik değil mi? Bu koşul ve şartlar altında, amacı net olarak belli olmayan(!) ve “Çözüm Süreci” adı verilen durumun tartışılmasının ne anlamı var?

Sağlıkta, çığır açıldı! Hem de ne çığır… Kanser ilaçlarının kara borsaya düştüğü ve tedavi olabilmek ümidiyle hastaneye başvuran sade vatandaşın ancak 4-5 ay sonrasına randevu alabildiği bir çığır! Bu sayede tanım dağarcığım daha da gelişti. Artık ‘çığır açma’ kavramının karşılığı olarak yeni yeni tanımlar ekledim lugatıma…

İş güvenliği konusunda kararlar alınırken, ekmek parası çıkarmak için yoğun trafiğin içerisindeki arabaların arasında yiyecek ve içecek satanların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarının görülmesini isterdim. Bu görüntülerin, “Sosyal Devlet Anlayışı” ile ne kadar bağdaştığını sormak isterdim.

Yazdıklarım, “Kendince eleştiri yapıyor!” şeklinde yorumlanacak belki de...

Değerli okuyucular yukarıda yazdıklarımı düşünün lütfen!

Hangisi taraflı ve yanlış?

Unutmayalım ki asıl olan, biz yurttaşlarız.

Bunları görmezden gelip sorgulamadığımız sürece, vatandaşlık görevimizi ne kadar yerine getirmiş oluruz ki!

Düşünmekten ve iletişimden uzak kalmamanız dileklerimle…

Editör : Tuğberk Erdem
2029 Okunma
KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu