CHP Sözcüsü Öztrak: "Öz Yurdunda Garip, Öz Yurdunda Parya!"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve
Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “‘Kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetih yapanlara
yenilmeye ve sonuçta yerlerini bırakmaya mecburdurlar.’ Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından önce topladığı İzmir İktisat Kongresi’nin açış
konuşmasında; üretim ve ekonomik bağımsızlık olmadan, tam bağımsızlıktan söz
edilemeyeceğini böyle anlatıyordu. Bu millet Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
önderliğinde, Cumhuriyeti kurarken önce ‘üretim’ dedi. Cumhuriyet, ‘milletin
efendisi’ dediği köylüyü, çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi, baş tacı etti. Ama
bugün çiftçi de, besici de, üretici de, milletimizin tamamı gibi ‘Öz yurdunda
garip, öz vatanında parya’ durumuna düşürüldü.” dedi.
HÜKÜMET, ÇİFTÇİYE
470 MİLYAR TL BORÇ TAKTI
Öztrak, “Şahsım Hükümeti; çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi,
ithalatla girdi fiyatları arasında ezdi. TÜİK, bugün açıkladı. Saray’ın Merkez
Bankası’nın tabela faizini indirmeye başlamasından bu yana geçen 1,5 yılda,
tarımsal üretimde kullanılan; gübrenin fiyatı yüzde 198, yemin fiyatı yüzde
191, mazotun fiyatı yüzde 188, elektriğin fiyatı yüzde 125, ilacın fiyatı yüzde
143 artmış. Maliyetler her geçen gün artarken, hükümet çiftçiyi yalnız bıraktı.
Kanunun verdiği desteği çiftçiye ödemedi. Oysa Tarım Kanunu açık; ‘Her yıl,
milli gelirin en az yüzde birini çiftçiye destek olarak vereceksin.’ diyor. ‘Verir
misin?’ demiyor, ‘vermek ister misin?’ de demiyor. ‘En az yüzde birini
vereceksin!’ diyor. Saray, bugüne kadar kanunun emrettiği tarımsal desteğin
yarısını bile vermedi. Bir Hükümet, çiftçisine borç takar mı? Bunlar taktı.
Ödenmeyen tarımsal destekler nedeniyle çiftçinin 17 yılda biriken alacağı 470
milyar lira. Yani yarım trilyon. Her bir çiftçi ailesinin Saray Hükümeti’nden;
gecikme faizleri hariç, 215 bin 442 lira 45 kuruş alacağı var.” diye konuştu.
ÇİFTÇİ BAŞINA BORÇ
179 BİN LİRA
Yaptığı açıklamalara devam eden Öztrak, “Hükümet,
Devlet’in söz verdiği desteği ödemeyince, çiftçi bankaların, kredi
kooperatiflerinin eline düştü. Erdoğan alın terinin karşılığını vermedikçe de
borcu borçla çevirmeye başladı, borca takla attırmaya çalıştı. Son 5 yılda,
çiftçinin bankalara borcu 91 milyar liradan 391 milyar liraya çıktı. Çiftçi
başına borç 179 bin liraya ulaştı. Her bir çiftçi ailesinin Saray Hükümeti’nden
alacağı 215 bin lira, buna karşılık bankalara borcu 179 bin lira. Yani Saray
çiftçiye destek borcunu ödeseydi, çiftçi de bankalara borçlanmaz, yetmez cebine
de 36 bin lira para kalırdı.” dedi.
GIDA FİYATLARI
DÜNYADA DÜŞERKEN BİZDE ARTTI
Öztrak, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! Şahsın
görünür rütbe-i aklı eserinde. Dünyada gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 19,7
düşüyor. Buna karşılık bizde hem de TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla yüzde 52
artıyor. Bunun sebebi, dış güçler falan değil. Bunun sebebi, bizim çiftçimiz
değil. Bunun sebebi, cennet vatanımızın değneği diksen ağaç fışkıracak verimli
toprakları değil. Saray’da oturan beceriksiz ve yorgun yönetim… Ve sorunun
sebebi olanlar, çözümün asla adresi olamazlar. Bizim topraklarımız bereketlidir.
Türk çiftçisi çalışkandır. Avrupa ülkelerindeki meslektaşları gibi, hasadını
kaldırdıktan sonra, kazancıyla rahat rahat yaşayabilir. Ailesinin çektiği
sıkıntıları görüp, köyünü terk eden, büyükşehirlerde umut arayan evlatları,
torunları bunların köylerine dönebilir. Yeniden üretiriz, gıdamızı kimsenin
insafına bırakmayız. Yeter ki doğru dürüst bir yönetim olsun. Doğru ve planlı
bir tarım politikasıyla elin çiftçisini değil, kendi çiftçisini düşünen bir
yönetim olsun.” diye konuştu.
ÇİFTÇİ KARDEŞİM, KARARINI
VER
Öztrak, “Biz ‘Türkiye için, kararını ver!’ diyoruz.
Çiftçi kardeşim, besici kardeşim… Sen mührü Kemal Kılıçdaroğlu’na bas, 13’üncü
Cumhurbaşkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu olsun, kanunda yazan ve bugüne kadar
ödenmeyen desteklerin ödensin, ürettiğin ürünün taban fiyatları maliyet, kur,
enflasyon göz önüne alınarak, insan onuruna yaraşır gelir sağlayacak şekilde
belirlensin. Alım fiyatları, ekimden önce ilan edilsin. Sen mührü, 13’üncü
Cumhurbaşkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu’na bas. Cumhurbaşkanı’mız Kılıçdaroğlu,
bunları yerine getirsin. Mazot, gübre, yem ve tohum gibi girdi desteklerin; sen
tarlayı sürmeden, sütü sağmadan, besi hayvanını kesime göndermeden önce
hesabına geçsin. Kalan destek ödemeleri de, üretimden sonra en geç 90 gün
içinde ödensin.
Kılıçdaroğlu 13’üncü Cumhurbaşkanı’mız olsun, kullandığın
mazottan ÖTV alınmasın. Kullandığın gübrenin ve tohumun maliyetinin yüzde 50’si,
destek olarak sana geri verilsin. Üretimde kullandığın elektrik, indirimli
olsun. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin güneş enerjisinden elde edeceği elektriği,
tarımsal sulamada bedelsiz kullan.
Kemal Kılıçdaroğlu 13’üncü Cumhurbaşkanı’mız olsun;
sadece ‘seçim geldi diye’ değil, her zaman su ve elektrik faturalarını hasattan
sonra öde. Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlerin sosyal güvenlik
primlerini devlet karşılasın. BAĞ-KUR primleri de hasattan sonra ödensin. Bu
ülkenin çiftçisi, ailesiyle birlikte sağlık güvencesinden mahrum kalmasın,
kesintisiz yararlansın.
Cumhurbaşkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu olsun, çiftçilerimizin
üretimde kullandığı kraktör, biçerdöver, tarım makinaları ve canlı hayvan
varlıkları hiçbir şekilde haczedilmesin. Et ve Süt Kurumu, Çay-Kur, Toprak Mahsulleri
Ofisi, Tarım Kooperatifleri ve Birlikleri, yandaşı değil çiftçiyi desteklesin.
Tarımda gençler, gençleşme teşvik edilsin. Hazine arazisi kiralama, girişim
sermayesi ve düşük faizli kredi gibi teşvikler başta olmak üzere tüm
desteklerden, gençler öncelikli olarak faydalansın.
13’üncü Cumhurbaşkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu,
çiftçilerimizin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nden kullandıkları
kredinin faizini silip, yeniden yapılandıracak. Ziraat Bankası tekrar çiftçinin
bankası olacak. Zirai kredilerin geri ödeme takvimi hasat dönemine göre
belirlenecek.
Parite uygulamasıyla, çiğ süt ve et üreticileri, yem
fiyatlarındaki artışlara karşı korunacak. Yem bitkilerinin üretimi teşvik
edilecek. Kapalı mera alanları, besicilerin kullanımına yeniden açılacak. Tüm
meralar ücretsiz olacak. Suni tohumlama ücretsiz olacak ve yaygınlaştırılacak.
Okullarda ücretsiz yemek ve okul sütü gibi programlarla üretici desteklenecek.”
dedi.
28 MAYIS’TA,
PUSULADA İKİ SEÇENEK VAR
Yaptığı açıklamanın son bölümünde Öztrak, “Çiftçi
kardeşim! 28 Mayıs’ta sandık başına gittiğinde, pusulada iki seçenek var.
Pusulanın Saray tarafında, geçen defa işbaşına, ‘Verin bana tüm yetkiyi, faizle
şunla bunla nasıl uğraşılır görün’ diyerek gelen, ama paramızı pul eden,
milletimizin cebini boşaltan, mutfakta tencereleri boşaltan, gençlerimizin
umutlarını bitiren, her gün biraz daha otoriterleşen, oturduğu koltuktan
kalkmamak için, iftira atan, sahte film bile çekmeye cüret eden, yorgun,
bitkin, kibirli Recep Tayyip Erdoğan var. Pusulanın diğer tarafında, milleti
önce feraha, sonra refaha çıkaracak, çalışkan, mütevazı, ‘Önce liyakat, önce
istişare, önce milletim’ diyen, Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın Saray tarafında; ucube, dediğim dedik, kimseye
hesap vermeyen, tek kişilik bir yönetim var. Pusulanın diğer tarafında,
istişare ederek sorun çözecek, milletin meclisine hesap verecek bir yönetim
anlayışıyla gelen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, ‘Harun olacağım’ deyip ‘Karun
olanlar’, toplulaştırma ihalelerinde, tarım ürünü, canlı hayvan ve karkas
ithalatında yaptıkları Ali Cengiz oyunlarıyla milyarlarca doları götürenler,
bir de bu konuşulmasın diye de on parmağında on kara millete süren, milleti
bölenler var. Pusulanın öbür tarafında, beytülmale el sürdürmeyen, ‘Bu ülkenin
çiftçisi kazansın’ diyen, milleti kucaklayan, ‘Senlik, benlik yoktur bizde, hepimiz
bir damlayız aynı denizde’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, sahte afişlerden, sahte
videolardan medet uman Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafından bile korkanlar var.
Pusulanın diğer tarafında, Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılı’nda ülkemizi aydınlığa
taşımak için hiçbir şeyden korkmadan mücadele eden Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, ‘Suriyeliler kalsın!’ diyen
Saray var. Diğer tarafında, ‘Misafirlerimizi, barış içinde evlerine
göndereceğiz.’ diyen Kılıçdaroğlu var. Pusulanın bir tarafında, kendini ‘Kral’
sanan Erdoğan, pusulanın öbür tarafında ‘Kral değil, kural’ diyen Kemal
Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, vatandaşlığımızı sattıkları
Ortadoğu kökenli kişiler Türkçe bile bilmediği halde, Türk siyasetinden hiçbir
şey anlamadıkları halde yine İstanbul Havalimanı’nda oy kullanan kişiler var.
Bunlara sandıkta söz söyleme hakkı verilirken hala çıkıp yerli ve milli
olmaktan bahseden de bir hükümet var. Pusulanın diğer tarafında ‘Söz
milletimizindir, bu memleketin has evlatlarınındır’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu
var.
Aziz Milletimiz, haydi, kararını ver, sandığa git. Kendin
için, ailen için, Türkiye için kararını ver. Kararını ver ülkenin ufku
aydınlansın. Kararını ver umutların yeniden yeşersin.” ifadelerine yer verdi.
Benzer Haberler
- Vekil Yontar: “Tekirdağ, Yine CHP Belediyeciliği Dedi!”
- Erasmus Kapsamında Gönderilen 122 Bin 577 Euro Nerede?
- CHP Milletvekili Aygun: “Yerel Basının Nefesi Kesiliyor!”
- O Madde Metinden Çıkmadıkça, Tezkereye “Hayır” Denmeli!
- Tekli Öğretime Geçiş İçin, Tekirdağ’a 91 Okul Yapılması Gerekiyor!
- Öztrak; “Türkiye, Kızıl Karanlık Pazartesi’ye Uyanır!”
- Genel Başkan Ümit Özdağ, “Bakanlık” Pazarlığı Yapmadı!
- Öztrak; ‘Deepfake’ Kumpası’nı, İletişim Başkanlığı’na Bağladı!
- Özcan: “Çorlu’yu, Büyük Hedeflerine Kavuşturacağız!”
- Ekrem İmamoğlu Coşkusu, Atatürk Meydanı’na Sığmadı!