Atıf Mutlu - Cumhuriyet Köyleri

Atıf Mutlu

Cumhuriyet Köyleri

Atıf Mutlu

Jandarma Genel Komutanlığı’nın, “Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz” sözü rehberliğinde, her yeri yaşanabilir kılmak için “örnek köyler” yaptığını biliyor musunuz?

Şimdiki çocukların büyük bir kısmı şehirlerde doğuyor olsa da yakın tarihe kadar nüfusun çoğu köylerde yaşardı.

Köyün kendine özel yaşam şartları ve olmazsa olmazları vardı.

Sokakları ne asfalt ne de başka kaplama görmüştü.

Yağmur suları, hayvan pislikleriyle karışarak bu ham yollardan akardı.

Tuvaletleri genellikle bahçede olurdu.

Evleri bitişiğinde ahırlar bulunurdu.

Genellikle ve sık sık arıza yapan elektrik hatlarına sahipti.

Şehirlerle irtibatı günde bir defa kalkan minibüslerle sağlanırdı.

Şehirlerde üretilenlerin bir kısmının satıldığı bir bakkalı vardı.

İçme suyu, genellikle köyün orta yerinde bulunan çeşmeden alınırdı.

Sağlık konusunda her şeyden yoksundu. Öyle ki askerliğini sıhhiye olarak yapmış olanların yaşadığı köyler çok şanslı sayılırdı; dişi o çeker, dikişi o atar, iğneleri o yapar, hatta sınıkçı (kırık-çıkıkçı) yoksa kırık ve çıkık işlerine de o bakardı.

Hikâye gibi değil mi?

Evet, zaten yakın geçmişin gerçek hikâyesi bu…

İnsanları, içinde çeşmesi, tuvaleti ve banyosu olmayan evlerde, sağlık ocağı, okulu olmayan köylerde yaşamaya mahkûm ederek yönetmek bir modeldi.

Kimse imkânlardan bahsetmesin, bunlar imece ile bile yapılabilecek şeylerdi!

Aslında her şeyi öğrenip geliştiğimizi zannettiğimiz bugünlerde de değişen çok şey yok.

Eğer fikrime katılmıyorsanız söyleyin o zaman:

-Okul ve Uygulama Bahçesi,

-Öğretmen Evi,

-Halk Odası,

-Köy Konağı,

-Konuk Odası,

-Okuma Odası,

-Konferans Salonu,

-Çocuk Bahçesi,

-Ziraat ve El İşleri Müzesi,

-Hamam,

-Ebe ve Sağlık Korucusu,

-Tarımbaşı,

-Hayvan Sağlık Korucusu ve

-Kolektif fidanlığı

olan bir köy biliyor musunuz?

Hadi köyleri bir kenara bırakın, bunların hepsinin bulunduğu bir ilçe biliyor musunuz?

Neler mi saçmalıyorum?

Atatürk’ün bizzat çizdiği Cumhuriyet Köyü’nde bulunan tesislerin bir kısmından bahsediyorum.

İçinde yaşayan bir insanın fiziksel, zihinsel ve psikolojik açıdan ihtiyaç duyacağı her şeyi karşılayan, yani “birey” olmasını sağlayacak birimler.

İşte bu gerçeği gören Jandarma Genel Komutanlığı, hem teröristle hem de her ilde bir örnek köy yaparak, karanlıkla mücadele etti.

Köydeki evlerde su aksın, evin içinde banyo ve tuvalet olsun diye,

Vatandaşlar hak ettiği insanca şartlarda yaşasın diye,

Çiftçilik ölmesin diye,

Taşın yerinde ağır olduğunu gösterip köyden kente göç dursun diye,

Kısaca kırsal nüfus Cumhuriyet köylerinde yaşayıp “birey” olsun diye.

Sonuç?

Her yeni aydınlık hamlesi gibi “örümcek ağlarına” takıldı.

İlk olarak mülki amirler ile kamu görevlileri karşı koydu.

Yapılanlar nazar boncuğu gibi kaldı (Birisi Batman-Hasankeyf-Üçyol Köyü)

Gidip görmenizi isterim.

Şimdi iktidarda siz olsanız, bunları yapan Jandarma Genel Komutanlığı’na;

“-Biz Cumhuriyet’in köylere kadar yayılmasını engellemek için dişimizi tırnağımıza takmışken,

-Uyuyan köylü uyanmasın diye bazen din, bazen töre, bazen de ağalık silahını kullanırken, uyanıp güçlenmesinler diye toprak reformunu bile önlerken,

-O kadar yetişmiş ziraat mühendisinin köylere gitmemesi için her türlü engeli koyarken,

-Temel insani ihtiyaçlarını bile lütuf olarak verirken,

Sana mı kaldı;

-Teröristle mücadele ederken bunun yalnız silahla başarılamayacağını anlayıp, ufkun ötesini görerek köylülere aydınlanma meşalesi yakmak…

Sana mı kaldı;

-Bu milletin uyuyan efendisini uyandırıp, biz asalakların başına bela etmek?”

Demez misiniz?

Milletin gözünden düşsün diye elinizden geleni yapmaz mısınız?

Bunları yaparken gerçekleri halktan saklayıp,

“Biz askeri vesayeti kaldırıyoruz” maskesi kullanmaz mısınız?

Zaten öyle mi yapıyorlar?

KÖŞE YAZARLARI
Murat Sevgi

Murat Sevgi

Yılmaz Çivici

Yılmaz Çivici

Nijat Ayvaz

Nijat Ayvaz

Mehmet Ali Esmer

Mehmet Ali Esmer

Atıf Mutlu

Atıf Mutlu